Yeni bir yüzyıla girerken 2000’li yıllarda Avrupa Birliği (AB) ve Avrupa
Seyrüsefer Emniyet Teşkilatı (EUROCONTROL) tarafından çalışmaları başlatılan ve
havacılıkta yeni bir çığır açacağına kesin gözüyle bakılan Tek Avrupa
Hava Sahası Hava Trafik Yönetimi Araştırmaları Projesi (SESAR) hakkında SHGM
tarafından 22-23 Eylül 2010 tarihinde İstanbul’da bir seminer düzenlendi.
Havacılık tarihinin belki de en önemli projesine ilişkin
“endüstriyel yatırımlar ve iş birliği imkanları” havacılık
endüstrisine tanıtılmaya çalışıldı.
Günümüzde kullanılan ve ikinci Dünya savaşından sonra kurulan radar ve
haberleşme alt yapısına dayalı Hava Trafik Yönetimi (ATM) sisteminin ihtiyaca
cevap verememesi nedeniyle, Avrupa hava sahasının yeniden düzenlenerek optimum
kullanılması ihtiyacı doğmuştur.
Yıllık gecikmelerin maliyetinin yaklaşık 1 milyar, yüksek ATM
maliyetlerinin 7 milyar avro olduğu, her yıl hava sahasında yaklaşık 138 milyon
ton karbondioksit (CO2) gazı salınımı olan, bu nedenle çevre sorunu yaşayan ve
verimsiz bir şekilde kullanılan Avrupa hava sahasında hava trafiğinin 2030
yılında bugünkünün en az 2 katına çıkması beklenmektedir.
Avrupa’nın ATM geleceğini ve teknolojik alt yapısını belirleyecek
olan SESAR projesinin amacı; Avrupa hava sahası ve hava alanlarının
kapasitesini artırıp, trafik artışına paralel olarak uçuş mesafelerini
de kısaltarak yaşanmakta olan gecikmeleri en aza indirebilmek, transit
uçuş ve kötü hava şartlarında azami performansı elde etmek, farklı ATM ve sivil
asker sistemleri arasındaki uyumu sağlamak, ulusal sınırlara göre parçalara
ayrılmış ve yaklaşık 60’tan fazla olan saha kontrol merkezini asgari sayıya
indirerek verimliliğini yükseltmek, karbon emisyon miktarını 2020 yılına
kadar uçuş başına en az yüzde 10 oranında azaltmak, hava trafik
kontrolörleri ile pilotlar arasındaki sesli iletişimi azaltıp (P-RNAV) uçaktaki
ve yerdeki sistemlerin kullanımına ağırlık vererek daha etkili ve
güvenilir iletişimi mümkün kılmaktır.
Ayrıca son yıllarda yaşanan küresel mali krizin yol açtığı yakıt
fiyatlarındaki artış nedeniyle yakıt tüketimini azaltma zaruretinin
ortaya çıkması ve İzlanda’daki volkanik patlama sonucu başta İngiltere
olmak üzere bir çok hava sahasının kapatılması, SESAR projesi ile Tek
Avrupa Hava sahası (Single Europeans Sky -SES) uygulamasının hayata
geçirilmesini ve Avrupa hava sahasının güçlendirilmiş emniyet ve
verimliliğe sahip olarak daha etkili kullanımının sağlanmasını
zorunlu kılmıştır.
AB Komisyonu, EUROCONTROL ve havacılık endüstrisi tarafından maliyeti eşit
oranda üstlenilen toplam 2.1 milyar avroluk SESAR projesi, yüzyılın en
büyük havacılık projesi olarak kabul edilmektedir. Bu proje, ATM maliyetlerini
en az yüzde 50 azaltıp trafik yönetim kapasitesini üç katına çıkararak
güvenliği de 10 kat artıracaktır.
Bu proje;
•Tanımlama safhası: (2004-2008) Bu safhada “Avrupa Hava Trafik Yönetimi Ana
Planı” adı altında bir plan 2008 yılında EUROCONTROL tarafından tamamlanarak
yayınlanmıştır.
•Geliştirme safhası: (2008-2013) Bu safhada yeni jenerasyon teknolojik
sistemler, ekipmanla, operasyonel prosedürler ve standartlar
geliştirilecek ve Avrupa’da tek ATM sistemi oluşturulacaktır.
•Konuşlandırma safhası: (2014-2020) Bu safhada yeni hava trafik yönetimi
alt yapısı için yeni üretilen ürünlerin, yazılımların, yeni tekniklerin tamamı
biribiri ile tam uyum içinde ve yüksek performansta uygulamaya konulacak
ve üyelerin yararlanması sağlanacaktır.
•ve sonrası (Beyond) gibi 4 aşamadan oluşmakta olup,
tanımlama safhası tamamlanmış ve geliştirme safhasına geçilmiştir. Bu
safhanın gerçekleştirilmesi için AB, EUROCONTROL ve endüstrinin katılımıyla
SESAR Ortak Girişimi (SJU) isminde bir platform kurulmuştur.
SJU, sadece geliştirme safhası için kurulmuş bir organizasyondur.
Konuşlandırma safhası için henüz bir model oluşturulamamış olması, başta
Türkiye olmak üzere AB üyesi olmayan ülkeler için büyük bir eksikliktir.
Bilindiği gibi bu projede Türkiye ve diğer AB üyesi olmayan ülkeler için karar
mekanizmalarında yer almak bakımından EUROCONTROL’ün rolü çok önemli olup,
geçmişte olduğu gibi şimdi de konunun yakinen takip edilmesi ve ülkemizin EUROCONTROL
aracılığıyla en üst seviyede karar mekanizmalarında yer alabilmesinin
sağlanması büyük önem taşımaktadır.
Diğer bir önemli konu ise yaşanmakta olan küresel mali kriz nedeniyle
konuşlandırma safhası için doğru ve yeterli finansmanın bulunabilmesi
sorunudur. Şayet bu finansman bulunamazsa tanımlama ve geliştirme
safhasında yapılan tüm çalışmalar ve harcamalar riske edilmiş olacaktır.
Yap-İşlet-Devret modeli konusunda önemli bilgi birikimi ve deneyime sahip,
uluslararası finans kurumları nezdinde kredibilitesi çok yüksek, bölge sivil
havacılık otoriteleri ve endüstrileriyle çok yakın ilişkileri ve işbirliği
imkanları olan ayrıca SMART projesiyle önemli deneyimler kazanan
Türkiye’nin, bu proje konusunda daha da aktif rol alarak projenin başarıya
ulaşabilmesi için AB’ye ve EUROCONTROL’e yardımcı olması gerekir.
Ülkemiz için hayati önem taşıyan bu konuda; gerek AB, SJU ile EUROCONTROL
arasında imzalanan JU üyelik anlaşması ve gerekse bu ortak
girişimin oluşturulması sırasında, kendi imkanlarıyla iş bulup çalıştığı
EUROCONTROL adına müzakerelere katılan , her iki kurumda ve Brüksel’de
Deniz Bayraktutar’ın, nam-ı diğer ‘Türk kızı’nın, inkar edilemez katkılarını
yakinen biliyorum. Uluslararası sivil havacılık arenasında kendisini ıspat
etmiş böyle bir Türk kızına sahip olduğumuz için hep gurur duymuşumdur.
Türk Sivil Havacılığının temel sorunlarından birisi de; uluslararası
standartlarda yeterli sayıda havacılık uzmanına sahip olmaması ve uluslararası
sivil havacılık kuruluşlarında ve organizasyonlarında (ICAO, ECAC, EASA,
EUROCONTROL, IATA, IFALPA vb) az sayıda da olsa uluslararası standartlarda
uzman personel bulunduramamasıdır. Bu nedenle de çok az sayıdaki bu tür
personelin değeri çok iyi bilinmelidir. Başka türlü şekil “a” ve “b” de de
gözüktüğü gibi ortada serseri mayın gibi dolaşan ve ne zaman nerede kimin
topuğunu koparacağı belli olmayan çakma uzmanlarla başımız hep belada
olacaktır.
Tekrar konumuza dönecek olursak, projeye katkı sağlamak üzere
SJU’ya katılım AB ve EUROCONTROL teşkilatına üye ülkelerin bu konudaki
ilgili endüstrilerine açık olup, şu anda sadece EUROCONTROL’ün
kurucu üyesi olmamız münesabetiyle ortak olduğumuz SESAR’a başta
DHMİ olmak üzere ilgili kurum ve kuruluşlarımız ile bu konuda uzman olan
endüstrilerimizin katılım sağlaması,Türk sivil havacılığının geleceği
bakımından da çok önemlidir.
SHGM tarafından İstanbul’da yapılan toplantıya birçok konuda
olduğu gibi bu konuda da havacılık endüstrisinin ilgisizliği, toplantı sonrası
yayınlanan deklarasyonun içeriği ve katılımcıların seviyesine bakacak olursak,
havacılık sektörümüzün, SESAR’ ı tam olarak takip edemediği ve bu nedenlede
2.1 milyar avroluk bu yatırımdan pay almak gibi bir düşünceye de ne yazık
ki sahip olmadığı anlaşılmaktadır. Bu şartlar altında bu projeye en azından
ilgili kamu kurum ve kuruluşlarımızın katılımının sağlanmasının büyük önem
taşıdığı anlaşılmaktadır. Bu nedenle deklarasyonda da belirtildiği gibi
endüstrinin programa katılımını sağlamak için projenin daha iyi tanıtılması ve
farkındalığın artırılması gerekir.
SESAR’ın ülkemizi de kapsayacak şekilde “Pan Avrupa” yaklaşımı çerçevesinde
yürütülmesi, projenin paydaşlara sağlayacağı faydaların eşit ve adil olması,
fikri ve mülkiyet haklarının korunması, tüm paydaşların karar mekanizmalarında
yer alabilmesi, toplam 2.1 milyar avro yatırımdan üye ülkelerin eşit ve adil
pay almalarının sağlanması gerekmektedir. Ayrıca AB’ye üye olmayan ülkelerin
haklarının garanti altına alınması da gerekmektedir ki AB’ye üye olmayan
ülkemizin ECAC, EUROCONTROL ve JAA/EASA’da kazanılmış haklarına zarar gelmemesi
için bu kuruluşlar nezdinde SHGM’nin topyekün olarak verdiği mücadelenin en
yakın şahitlerinden birisi olarak bunu özellikle vurgulamak istedim. Bu
mücadeleleri benim burada anlatmam çok doğru olmaz ama bu kuruluşların
arşivleri, toplantı salonları, mikrofonları, taşları, duvarları hatta kapı ve
pencereleri bunun en yakın şahitleridir. ‘Hayır illa da ben canlı şahit
isterim’ diyen varsa onlara da, SHGM’den emekli olan Nigar Çelik’e veya şu anda
TRT’de çalışan Orkun Kaya’ya müracaat etmelerini tavsiye ederim.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder