Ekip Kaynak Yönetimi (Crew Resource Management)-CRM,
sivil havacılık tarihimizde bilinen ve uçuş emniyetine pozitif etkileri
kabul edilen bir olgu olmasına rağmen ülkemizde tam anlamıyla önemsenen
ve eksiksiz olarak uygulanması için gerekli çabanın gösterildiği bir kavram
olduğu söylenemez. Cumhuriyetin ilk yıllarından başlayarak ülkemizde
yürütülmekte olan yoğun havacılık faliyetlerine ve havacılığımızın gelişmişlik
düzeyine rağmen emniyetle ilgili temel sivil havacılık kavramlarına çok hakim
olduğumuz veya bazı önemli kavramları önemi ölçüsünde dikkate aldığımızı iddia
etmek çok zordur. Havacılık konusundaki tartışmaların ve yazılan çizilenlerin
bilgi düzeyine baktığımızda bu konularda gerçekten de çok yetersiz olduğumuz
anlaşılacaktır.
Son yıllarda ülkemizdeki uçak kazalarından sonra
yetersiz de olsa CRM kavramının tartışıldığı ve öneminin vurgulandığı, ancak
her kazadan sonra yaratılan bilgi kirliliği ve kazalar üzerinden nemalanmak
isteyenlerin yarattığı gürültü nedeniyle CRM’nin kazalar üzerindeki etkileri ve
benzer kazaların tekrar yaşanmaması için alınması gereken başta eğitim olmak
üzere diğer gerekli önlemler konusunda bugüne kadar istenen sonuca
ulaşılabildiği söylenemez.
1980’li yıllarla günümüzü kıyasladığımızda; her şeye
rağmen CRM problemlerinin geçen her gün azalmakla beraber hala kazaların
oluşmasına katkıda bulunan önemli faktörlerden biri olmaya devam ettiği
gözlenmektedir. Sevindirici olan CRM eksikliğinin kabul edilmesi ve telafisi
için başta eğitim eksikliği olmak üzere bu konuda ciddi çalışmaların yapılması
gerektiği yönünde endüstrideki gerçek uzmanlar arasında ortak bir mutabakatın
oluşmasıdır.
CRM kültürü, yönetim ve pilot hatalarından
kaynaklanan, ülkemizde çok sık yaşanan hatalar zincirinin, herhangi bir kazaya
neden olmaması için önceden farkına varılarak, gerekli olan önleyici
tedbirlerin alınmasına ve bu hataların tekrarının önlenmesine yardımcı
olur.
CRM’yi sadece kokpit içi ve pilotlar arasındaki
bir sorun olarak görmek veya düşünmek çok yanıltıcı olabilir. CRM işletmelerin
en alt seviyesinden en tepe yöneticisine kadar tüm çalışanlarla ilgili olup
işletmelerin yönetim mantaliteleriyle de doğrudan etkileşim içindedir.
Havacılık işletmeleri, havacılık işletmesi gibi yönetilmek zorundadır. Düğünde
damat, cenazede imam olmak isteyen yöneticilerin olduğu işletmelerde CRM
kültüründen bahsetmek abesle iştigaldir.
Başta THY olmak üzere havayolu işletmelerimiz,
uçak filolarını, en modern uçaklar katarak uluslararası standartların
da çok üzerinde büyütmektedirler. Ancak her geçen gün, büyüyen yapıya ve artan
personel sayısına rağmen başta pilot ve kabin memurları olmak üzere
tüm lisansiye ve kritik personeline uçuş emniyetini destekleyecek
olan CRM eğitimini tam anlamıyla verdikleri ne yazık ki söylenemez. Dolayısıyla
işletmelerde bir CRM ve emniyet kültürü oluşturduklarından da bahsedilemez.
Ülkemizdeki havayolu işletmelerinin kazalarına baktığımızda, en önemli sebeplerden birisinin CRM ve uçuş emniyet kültürünün eksikliği olduğunu görmekteyiz. Evrensel ve modern sivil havacılığın temeli sayılan bu iki önemli kültür, ülkemizde her ne kadar yakinen tanınsa ve bilinse de yeteri kadar önemsenmediği, bu kavramlara hep kör bakıldığı maalesef hepimizin malumudur. Uçak kazalarında, bu iki önemli unsurun eksikliği "Pilotaj" hatası olarak sürekli karşımıza çıkmakta, kaza raporlarında ve istatistiklerde sıklıkla yer aldığı için ülkemizde zaman zaman bu bilgi ve belgelerin inandırıcılığına bile şüpheyle bakılmaktadır.
Ülkemizdeki havayolu işletmelerinin kazalarına baktığımızda, en önemli sebeplerden birisinin CRM ve uçuş emniyet kültürünün eksikliği olduğunu görmekteyiz. Evrensel ve modern sivil havacılığın temeli sayılan bu iki önemli kültür, ülkemizde her ne kadar yakinen tanınsa ve bilinse de yeteri kadar önemsenmediği, bu kavramlara hep kör bakıldığı maalesef hepimizin malumudur. Uçak kazalarında, bu iki önemli unsurun eksikliği "Pilotaj" hatası olarak sürekli karşımıza çıkmakta, kaza raporlarında ve istatistiklerde sıklıkla yer aldığı için ülkemizde zaman zaman bu bilgi ve belgelerin inandırıcılığına bile şüpheyle bakılmaktadır.
Ülkemizde havacılık işletmelerinin pilotlar üzerinde
kurdukları psikolojik baskı ve pilotların işini kaybetme korkusu
sebebiyle uçuş emniyetinin işletmelerin çıkarları doğrultusunda tehlikeye
düşürüldüğü yönünde yaygın bir kanaat oluşmuştur. Bu konuda yasal alt yapımızın
yetersiz olmasının yanı sıra bu kanaatin ortadan kalkması için başta
TALPA ve TÖSHİD olmak üzere havacılıkla ilgili sivil toplum kuruluşlarının
hiçbir katkısının olmaması da işin bir diğer enteresan ve endişelendirici
boyutudur.
Bütün bunlar olurken, bir de işletmelerin SHGM ile
polis hırsız veya zabıta işportacı kovalamacılığı zihniyeti ile havacılık yapma
yaklaşımı ve işletmelerdeki aşağıdan yukarıya doğru bilgi akışındaki
olumsuzluklar sorunları büyütmektedir. SHGM’nin, CRM ve uçuş emniyet kültürünün
gerçek anlamda uygulanabilmesi ve sürekli kontrol edilebilmesi konusunda
kısıtlı imkanlarıyla her şeye yetişemediği gerçeğini de kabul etmek zorundayız.
Endüstrinin ve çalışanlarının SHGM’den beklentilerinin boyutuna baktığınızda bu
beklentinin yakın bir gelecekte karşılanması da pek mümkün görülmemektedir.
CRM ve emniyet kültürünün bir işletmede
uygulanabilmesinin temel koşulu, profesyonel yönetim, kurumsallaşmak,
küreselleşmek ve risk analizi yapmaktır. Bunları başarılı bir şekilde eksiksiz
olarak uygulamanın işletmelere hiçbir ek maliyeti olmayacağı gibi çok önemli
kazanımlar da sağlayacağı bir gerçektir. Sadece modern yönetimin ve küresel
havacılığın ihtiyaçlarını iyi bilmek ve çağa uygun bir mantaliteyle işletmeleri
yönetmek yeterlidir.
Havacılık işletmelerinin yönetiminde, kokpit dışında
ve içinde karşılıklı iletişim, hitap, izleme ve müdahale olarak bilinen CRM
kültürü, genel olarak Türk örf ve adetleri, işletmelerdeki yönetim anlayışının
yanı sıra, pilotlarımızın çoğunluğunun Türk Silahlı Kuvvetler (TSK) kökenli
olması münasebetiyle eğitim ve görev süresince en üst seviyede uygulanan ast-
üst ilişkisiyle oluşan hiyerarşik düzen nedeniyle;
1.Asker-asker;
Son zamanlarda sivil uçuş okullarından mezun olan sivil pilotların da sayısının artması sonucu oluşan;
Son zamanlarda sivil uçuş okullarından mezun olan sivil pilotların da sayısının artması sonucu oluşan;
2.Sivil-asker,
Kadın pilotların sayısının artarak devam etmesi nedeniyle;
Kadın pilotların sayısının artarak devam etmesi nedeniyle;
3.Erkek- kadın
Ve yine son zamanlarda yaklaşık bin yabancı pilotun ülkemizde uçmaya başlamasıyla;
Ve yine son zamanlarda yaklaşık bin yabancı pilotun ülkemizde uçmaya başlamasıyla;
4.Yerli-yabancı, yabancı- yabancı
Ve sonuçta kokpit-kabin arasında gerekli olan CRM’nin sağlanamaması nedeniyledir ki bu durumun uçuş emniyetine olumsuz etkilerinin devam ettiği ve CRM sorunun işletmelerde emniyet sorunlarına yol açtığı herkes tarafından bilinmesine rağmen işletmelerin CRM’yi en üst seviyede dikkate alarak önemsememesi de izahtan varestedir.
Ve sonuçta kokpit-kabin arasında gerekli olan CRM’nin sağlanamaması nedeniyledir ki bu durumun uçuş emniyetine olumsuz etkilerinin devam ettiği ve CRM sorunun işletmelerde emniyet sorunlarına yol açtığı herkes tarafından bilinmesine rağmen işletmelerin CRM’yi en üst seviyede dikkate alarak önemsememesi de izahtan varestedir.
Hocam, kaptanım veya komutanım gibi hiyerarşiden
kaynaklanan ve modern havacılıkla ilgisi olmayan bu unvanların
kullanıldığı ortamda ikinci pilotlar (F/O), eğitim ve özgüven eksikliği veya
işlerini kayıp etme korkusuyla CRM’nin en önemli mekanizması olan
kokpitte izleme ve müdahale etme konularında çok zayıf kalmakta ve gerektiği
yerde müdahale edememektedirler. Bu durum ülkemizde yaşanan kazaların büyük bir
çoğunluğunda açıkça görülmüştür.
Bilindiği gibi uçak kazalarını tek bir nedene bağlamak
çok doğru bir yaklaşım değildir. Kazalar genel olarak hatalar zinciri dediğimiz
birçok hatanın bir araya gelmesi sonucunda oluşur. CRM, kazalara sebep olacak
hataların önceden fark edilerek gerekli önleyici tedbirlerin alınmasına
yardımcı olabilecek önemli bir unsurdur. Bu nedenle bir şirketin
CRM kültürünü benimsemesi ve uygulamaya koyması uçuş emniyeti bakımından son
derece hayatidir. İşletmelerde bu kültürü benimsemeden, profesyonel
yönetilmeden, kurumsallaşmadan ve CRM’yi sağlamadan uçuş emniyetini sağlamanın
zorlukları kabul edilmelidir. CRM ve uçuş emniyet kültürünü benimsemeden
pilotaj hatalarından kaynaklanan kaza ve kırımların önüne geçmenin mümkün
olmadığını da kabul etmek zorundayız.
Havacılıkta CRM eğitimi konusunda kaynak doküman
bulmakta da önemli sıkıntıların olduğu bilinmektedir.
SHGM’de çalışırken tanıdığım Hava Kuvvetleri
Komutanlığı’ndan emekli olduktan sonra şu anda THY AO’da pilot olarak
çalışmakta olan Sayın Murat Terzioğlu’nun Cinius Yayınları tarafından
yayınlanan “Ekip Kaynak Yönetimi” isimli kitabının bu konuda önemli bir boşluğu
dolduracağından ve kaynak bir doküman oluşturacağından eminim.
Önsözü Ulaştırma Bakanı Sayın Binali Yıldırım, Sivil Havacılık Genel Müdürü
Sayın Dr Ali Arıduru ve THY AO Genel Müdürü Sayın Doç. Dr. Temel Kotil
tarafından yazılan kitabın Hava Kuvvetleri Komutanlığı yayınları arasında
yayınlanan ilk baskısını 2007 yılında ICAO’daki bir toplantı için İstanbul’dan
Kanada-Montreal’e giderken uçakta bir solukta okumuştum. Bilimsel bir kitap
olmasına rağmen çok akıcı bir dil kullanılmış.
Bu kitabın bugüne kadar başta THY olmak üzere herhangi
bir havayolunun yönetiminin veya işletme ve eğitim başkanlıklarının dikkatini
çekip çekmediğini ve Sayın Murat Terzioğlu’yla kontak kurarak en azından
konuyla ilgili bir seminer talebinden bulunulup bulunulmadığını çok merak
ediyorum. Bu sorumun cevabının “hayır” olduğundan eminim ama yine de ilk
karşılaşmamızda sorup siz değerli okuyucularımı da bilgilendireceğimden emin
olabilirsiniz.
Ve bir hikaye...
Köy ilkokulunu denetlemeye gelen müfettişi kasabaya
götürmesi için köyün muhtarı bir bekçiyi görevlendirir. Kasabaya doğru hayli
yol aldıktan sonra müfettiş bekçiye sorar: Bekçi efendi, senin sesin güzel mi?
Hadi bir türkü söyle de dinleyelim.
Bekçi cevap verir: Hayır efendim iyi değil.
Müfettiş ısrar eder: Ne olacak. Sadece ikimiz varız.
Birşey olmaz. Hadi bir şeyler mırıldanmaya çalış... Bekçi başlar söylemeye… Bir
iki üç türküden sonra sorar: Beğendiniz mi müfettiş bey? Müfettiş cevap verir: Yok
senin sesin de benimki gibi pek de güzel değilmiş. Bekçi: ‘Yok öyle şey...
Madem başladık beğeninceye kadar söyleyeceğim’ der ve bir kaç türkü daha
söyler.
Müfettiş bakar ki kurtuluş yok mecburen ‘beğendim
beğendim... Hatta çok beğendim’ diye cevap verir. Bekçi, ‘öyle mi’ diye sorar.
‘Öyleyse beğenmişken ben birkaç türkü daha söylemeye devam edeyim’ der.
Ben de ilgilileri için sevimsiz ve sıkıcı bir konu
olmasına rağmen siz beğenmişken CRM ve emniyet kültürü konularına biraz daha
değineyim diyorum.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder