7 Şubat 2013 Perşembe

Türkiye Bölgesel Bir Güç Olabilir mi ?



Hava Aracı Bakım, Onarım ve Yenileme Hizmetleri

Türkiye Hava Aracı Bakım, Onarım ve Yenileme Hizmetlerinde Bölgesel Bir Güç Olabilirmi? (4 ve Son)

Eskişehir Anadolu Üniversitesi ve Kayseri Erciyes Üniversitesi Sivil Havacılık Yüksek okullarında dört yıllık akademik eğitimle teknisyen yetiştirilmesi ayrıca ülkemizin dört bir yerine dağılmış onlarca teknik lisede de aynı konuda eğitim verilmesi nedeniyle bakım konusunda kalifiye iş gücü açısından önemli avantajlara sahip olduğumuz bilinmektedir.

Ülkemizde, Ağustos 2009 tarihi itibariyle, 114 adet THY AO, 175 adet özel hava yollarında olmak üzere toplam 289 adet büyük gövdeli uçak bulunmaktadır. Bu sayının 2009 yılı sonu itibariyle 310-320 adete ulaşması beklenmektedir. Ayrıca, uçak bakım sektöründe 4.865 lisanslı teknisyen olmak üzere çoğunluğunu mühendislerin oluşturduğu, yaklaşık 10 bin kalifiye personel çalışmaktadır. Ülkemizdeki bakım onarım hizmet pazarının Türk uçaklarına yapılan bakımlar da dahil yaklaşık 500 milyon dolar civarında olduğunu biliyoruz.

THY Teknik tarafından Sabiha Gökçen Havalimanı’nda yapılması planlanan Motor Revizyon Merkezi ile HABOM uçak bakım merkezi ve MNG Teknik tarafından yeni yapılacak bakım hangarıyla birlikte Türkiye’nin mevcut uçak bakım kapasitesi iki katına çıkacaktır.

Ayrıca, SHGM’nin TRASECA, D8, KEİ, AFCAC, Akdeniz ve Orta Doğu ülkeleriyle yapılan bölgesel işbirliği toplantılarında ve İkili Hava Ulaştırma Anlaşmaları görüşmelerinde bakım konusunda işbirliklerinin geliştirilmesi yönünde büyük çaba göstermesini takdirle karşılamak lazım.

Uluslararası Hava Taşımacıları Birliği (IATA) tarafından verilmekte olan Havacılık Emniyet Standart Belgesi’ni (IOSA) 9 hava yolumuzun kısa bir süre içerisinde alması ve EASA tarafından SHGM’ye verilen PART-145 Akreditasyonu ülkemizdeki uçak bakım sektörünün uluslararası standartlarda olduğunun en önemli kanıtıdır.

Dünyadaki en büyük bakım onarım merkezlerinin bulunduğu Avrupa’da işcilik ücretlerinin ülkemize göre %20 daha pahalı olması, Batı Avrupa’daki bakım merkezlerinin, kalifiye iş gücü ve lisanslandırmada karşılaştıkları sorunlar, başta Rusya Federasyonu olmak üzere Bağımsız Devletler Topluluğu’nda ise iş gücünün sürekli olmaması ve yaşanan dil sorunu nedeniyle ülkemizin bu konularda da önemli avantajlara sahip olduğu bir gerçektir.

Sonuç olarak;

- Şu anda 70 milyar dolar olan dünya bakım, onarım ve hizmet pazarındaki 500 milyon dolarlık pazar payımızın, kısa vadede 2 milyar dolara, orta vadede 5 milyar dolara uzun vadede ise 10 milyar doların üzerine çıkarılmasının sağlanması,

-İstihdam edilen ve çoğunluğu mühendis ve teknisyenlerden oluşan mevcut 10 bin kalifiye personel sayısının kısa vadede 25 bine orta vadede 50 bine, uzun vadede ise 100 binin üzerine çıkarılması, ülkemiz gelir kaynaklarının çeşitlendirilip yaygınlaştırılması bakımından da önemlidir.

-Son yıllarda, dünya bakım, onarım ve yenileme hizmeti pazarındaki rekabetin, bakım fiyatlarından daha çok, uçakların bakımda kaldığı sürelerin (TAT) kısalığı ve bakım hizmet kalitesinde yoğunlaştığı anlaşılmaktadır. Bu nedenle, ülkemizdeki bakım kuruluşlarının, kurumsallaşarak küreselleşmeleri ve nitelikli iş gücüne daha çok önem vererek, rekabet güçlerini artırmaları büyük önem taşımaktadır.

Bunun için de ülkemizde;

• Uçak bakım onarım merkezlerine pozitif ayrımcılık yapılarak gerekli teşviklerin sağlanması ve bu suretle başta Doğu Avrupa, Balkanlar ve Orta Doğu’daki mevcut bakım kuruluşları ile rekabet etme gücünün artırılması,

• Uçak Bakım Onarım merkezlerinin Serbest Bölge statüsüne kavuşturularak bu bölgelere sağlanan her türlü kolaylık ve diğer avantajlardan yararlandırılması,

• Yüksek teknoloji ve nitelikli insan gücü kullanılarak yapılan uçak bakım faaliyetlerinin KOBİ kapsamında değerlendirilerek her türlü teşvikten yararlandırılması,

• Dış Ticaret Mevzuatında “Mal Ticareti” yanında “Hizmet Ticareti”nin de tanımlanarak uçak bakım onarım faaliyetlerinin ihracat kapsamı içerisinde değerlendirilmesi,

• Havacılık eğitimi veren üniversitelerimizde, “ Güvenilirlik Mühendisliği” ve “Bakım Mühendisliği” bölümlerinin oluşturulması,

• SHGM tarfından EASA (JAR/PART- 21) akraditasyonu yetkisinin alınması,

Ülkemizin, hava aracı bakım onarım ve yenileme hizmetlerinde bölgesel bir güç olmasının sağlanması yönünde tetikleyici olacaktır. Bu konu ülke ekonomisi ve nitelikli iş gücü istihdamı bakımından da büyük önem taşımaktadır.

Umarımki bu konu Eylül 2009 ayı içerisinde yapılacak olan 10. Ulaştırma Şurasında da kapsamlı bir şekilde tartışılarak ülkemizin hava aracı bakım onarım ve yenileme hizmetlerindeki temel politikaları belirlenerek kamu oyuna duyurulur.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder