7 Şubat 2013 Perşembe

ARFF MEMURLARI GÜNÜNÜZ KUTLU OLSUN



Havaalanlarındaki hizmetler biribirini tamamlayan hizmetler zincirinden oluşmaktadır. Hizmetin kalitesi de zincirin en zayıf halkası kadardır. Zincirin halkalarından herhangi birinin zayıflaması durumunda diğer halkaların gücünün hiç bir önemi kalmaz. Zincirin herhangi bir halkasının zayıf olması veya kopması can ve mal emniyeti, uçuş emniyetini doğrudan ilgilendirdiği gibi Allah korusun telafisi mümkün olmayan felaketlere de neden olabilir.
Havacılıktaki istenmeyen emniyetsizlik olayları tabii ki her gün veya her saat olan olaylar değildir. Bu tür olaylar çok zayıf bir ihtimalle hatta milyonda bir ihtimalle çok nadir olarak yaşanan ancak yaşanmaması gereken olaylardır. Bu nedenle havacılıkta bazı hizmetlerin ya da bazı fonksiyonların çok iyi çalışması yeterli değildir. Tüm hizmetlerin profesyonelliği sistemin emniyeti ve güveni için zorunludur.

Bazı hizmetler vardır ki, ihtiyaç duyulmadıkça varlığının farkında bile olmayız. Tıpkı Hava Alanı Kurtarma Ve Yangın Söndürme- ARFF ( Airport Rescue And Fire Fighting)  hizmetleri gibi... Belki de çoğunuz ilk kez bu sözcüğü duyuyorsunuz.
ARFF hizmetlerinde çalışan arkadaşların uzun zamandır başta Airporthaber olmak üzere çeşitli platformlarda haberlerin altına yorumlar yazarak sorunlarını dile getirmeye çalıştıklarını ben de bir süredir izliyorum. Onların verdiği hizmetleri yakinen bilen birisi olarak bu  yazıyı yazmaya karar verdim.
SHGM’de  Hava Etüd Plan Daire Başkanı (HEP) olarak görev yaptığım süre içerisinde sivil trafiğe açık tüm havaalanlarında yaptığımız denetimlerde ARFF hizmetlerinin en üst seviyede ve uluslararası standarlara uygun olarak yapıldığını yerinde tespit etmiştik. Uluslararası kurallar gereğince havaalanının sınırları içerisinde, itfaiye binasına en uzak noktaya en geç 2 dakika içerisinde müdahale edilmesi gerekir. Denetim yaptığımız tüm hava alanlarında yapılan tatbikatlarda itfaiyenin 2 dakikanın çok altında bir sürede  müdahale ettiğini tespit edip görev sonu raporlarına da bunu yazmıştık. Denetimlerde ARFF hizmetlerinde çalışan arkadaşların başta kadro sorunları olmak üzere ciddi sorunlarının olduğunu tespit edip bunları da raporlarımıza yazdığımızı çok iyi hatırlıyorum. Ancak aradan geçen çok uzun süreye rağmen bu sorunların çözülemediği anlaşılmaktadır.
DHMİ tarafından 04.06.2003 tarihinde yayınlanan “Uçak Kaza Kırım Kurtarma Ve Yangınla Mücadele Yönergesi” ile havalimanı ve meydanlarımızda meydana gelebilecek; uçak kaza kırım ve yangınlarına, bina ve tesislerimizde çıkabilecek yangınlara zamanında ve uygun müdahalede bulunarak kurtarma ve söndürme faaliyetlerini yürütmek, milli serveti koruyarak maddi ve manevi kayıpları önlemek veya asgari seviyeye indirmek ve yangından korunma konusunda alınacak tedbirler ile yapılacak işleri belirlemek için yasal alt yapı oluşturulmuştur.
ARFF’lerin görev kapsamları çok geniştir. Bugün sivil trafiğe açık havaalanlarında, 24 saat görev yapmakta olan bu arkadaşların görev alanları ve detayları ICAO Annexlerinde ve ilgili dökümanlarda çok detaylı olarak belirlenmiştir. Havaalanlarının yangınla mücadele kategorilerine ve belirlenen yangınla mücadele standartlarına uygun olarak tanımlanan görev kapsamına giren ana hizmet alanlarını şöyle özetleyebiliriz:
•Kurtarma ve yangınla mücadele hizmetleri ile ilgili ICAO dokümanlarını ve diğer teknik yayınları takip etmek,
•Kurtarma ve yangınla mücadele ünitelerindeki tüm araçların periyodik bakım onarımını yapmak,
•Pistten çıkan uçakların gerekli ekipmanlarla trafiğe kazandırılmasını sağlamak, uçaklarda can ve mal güvenliğinin sağlanmasına yardımcı olmak,
•Radyoaktif maddelere müdahale etmek,
•Uçakların iniş takımları açılmadığı zaman pistte gerekli önlemleri alarak köpükleme yapmak,
•Hava alanı içinde ve yakın çevresinde meydana gelen uçak kazalarında kurtarma çalışmalarını yapmak,
•Hava alanı dışında meydana gelen uçak kazalarına gereğinde destek vermek, herhangi bir arıza veya uçuş güvensizliği nedeniyle acil durum bildirip, mecburi iniş talebinde bulunan uçaklara kurtarma hizmeti vermek,
•Bilgi vermeden ve izin almadan inişe geçen uçaklar için önlem almak,
•Yasadışı eylemlere maruz kalmış uçaklar için gerekli prosedürleri uygulamak,
•Şüpheli paketler, bomba ihbar ve tehditlerine karşı gerekli önlemleri almak,
•Doğal afetler ve yangınlarda her türlü kurtarma, söndürme faaliyetini yerine getirmek, ani ölüm ve kriz, bulaşıcı hastalık, toplu zehirlenme gibi sağlıkla ilgili durumlarda verilen görevleri yerine getirmek,
•Uçakların yakıt ikmali sırasında hazır bulunmak
Görüldüğü gibi üstlendikleri misyon uçuş emniyetinin en temel görevleridir. Temel sorumlulukları olan can ve mal emniyetinin sağlanması görevini, hangi koşullarda olursa olsun yerine getirmek zorundalar. Dolayısıyla ihtiyaç duyulduğu zaman bu görevi aksaksız icra edebilmeleri için fiziki ve ruhsal olarak her an hazır durumda bulunmaları gerekiyor. İnsani ve sosyal tarafı ağır basan, fedakârlık ve feragat isteyen bu tür hizmetlerde görev yapanların motivasyonları çok yüksek düzeyde tutulmalıdır.  Bireylerin çalışma ortamından neler beklediği ve çalışanları neyin daha fazla işe motive ettiği ve hangi çalışma koşullarının tatmin edici olmadığı ve işe karşı isteksizlik meydana getirdiğini göz ardı etmemek çağdaş yönetimleri başarıya götüren temel faktörlerdendir. İdarenin yönetimi ve politikaları, ücret, iş ilişkileri ve iş koşulları, bunlar arasında yer alır. Her iki faktör de toplumsal yönü ağır basan işlerde özellikle önem arz eder.
ARFF hizmetlerinde çalışan arkadaşların  fonksiyonel bir hizmet yapıyor olmalarına rağmen hala yardımcı hizmetler sınıfında sayılmaları ve sık sık başka görevlerde görevlendirilmeleri bunlara en büyük haksızlıktır. Yukarıda da bahsettiğim gibi günün 24 saati görev yapmak zorunda olan bu arkadaşlarımızın hizmetlerine tabiki çok düşük bir ihtimalle ve belki de hiç beklenmedik bir anda ihtiyaç duyulmaktadır. Temel sorun, ihtiyaç duyulduğu anda bu hizmet verilemiyorsa veya uluslararası standartlarda verilemiyorsa bunun bedeli çok ağır olabilir. Geçmişte bu arkadaşların unvanlarında bazı değişiklikler yapıldı. Ancak statüleri değişmedi. Oysa ki başta ABD, Almanya, İngiltere, Avusturya, İspanya, Yunanistan ve Bulgaristan olmak üzere ARFF hizmetleri saygın meslekler arasında yer almaktadır.
Eğitim seviyesi son dönemlerde iyice yükselen İtfaiyecilik ve ARFF memurluğu hizmetlerinin teknik, aynı zamanda kritik bir görev olduğu ve teknik hizmetler sınıfında yer alması gerektiğini düşünüyorum. Ayrıca bu arkadaşlarımızın teknik görev maaşı ve tazminatı alabilmeleri için gerekli düzenlemelerin yapılmasında da fayda var. DHMİ’nin tazminat adı altında bazı personele yaptığı  ödemelerin personel arasında ayrımcılığa ve hatta husumete varan sorunlara neden olduğu açıkça anlaşılmaktadır. Bu nedenle bu sorunun ivedi olarak çözüme kavuşturularak hakkaniyet ilkesi çerçevesinde başta ARFF memurları olmak üzere tüm teknik ve kritik personelin maaşlarının adil ölçüler içerisinde iyileştirilmesinin sağlanması zorunlu hale gelmiştir. Allah bu mesleğin öneminin ortaya çıkmasına vesile olacak tüm afetlerden havacılığımızı korusun.
Türk sivil havacılığının son yıllarda uluslararası standartların çok üzerinde büyüdüğünü ve ülke turizmine ve ekonomisine büyük katkı sağladığı konusunda ülke genelinde görüş birliği oluşmuştur. Ben bunu bir adım daha ileri götürerek havacılık sektöründeki bu gelişimin, mevcut siyasi iktidarın ikinci kez seçimi tekrar kazanmasına ve Ulaştırma Bakanımız Sayın Binali Yıldırım’ın ikinci kez tekrar bakan olmasına da çok önemli oranda katkı sağladığını iddia ediyorum. Bunun tersini idda edenler de olabilir. Bu nedenledir ki bu gelişmeden tüm havacılık sektöründe çalışanların da hakkını alması gerekir diye düşünüyorum.
Bu vesileyle ARFF hizmetlerinde çalışan tüm arkadaşlarımızın 05/06 Mart Tarihlerinde kutlanacak olan ARFF memurları gününü en iyi dileklerimle  kutluyorum.
DİP NOT: Önümüzdeki hafta, bu satırlarda çok önemli bir konuya değineceğim. Piyasadan çekilmek zorunda kalan havayolu işletmelerinin, uçaklarının dokümanlarının (Bakım Kayıtları vb) çalışanları tarafından Amerikan yapımı ajan  filimlerindeki maceraları aratmayacak bir serüvenle nasıl çalınıp daha sonra “batan geminin malları bunlar” diye lesörlere pazarlandığının  ibretlik hikayesini aktaracağım.  Haftaya bu çok önemli yazıyı mutlaka okumanızı öneriyorum.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder