Cumhuriyetin ilk yıllarında, sivil havacılık
konusunda yapılan çok önemli çalışmalar hakkında daha önceki yazılarımda
geniş bilgiler vermiştim.
Bu bilgilere ilave olarak; 1983 yılında yayınlanan
2920 sayılı Türk Sivil Havacılık Kanunu (TSHK) ile özel sektöre de havayolu ve
havaalanı işletmeciliği hakkı tanınması, Türk sivil havacılık tarihi bakımından
bir dönüm noktasıdır.
1980’li yıllarda ülkemizdeki “Yer Hizmetleri”nin 2920
sayılı TSHK’nın 44’üncü maddesi gereğince düzenlenmesi için yapılan yasal
çalışmalar daha sonra Avrupa Birliği için bir model olmuştur. Uluslararası her
havaalanında en az iki yer hizmetleri kuruluşu olması ve fiyatların serbest
olmasını Avrupa’da ilk uygulayan ülke Türkiye’dir.
2003 yılında mürettebatın havaalanlarından yurt dışına
çıkış ve girişlerinde pasaport yerine de geçen uçuş mürettebat kartlarını
CMC (Crew Member Certificate) Uluslararası Sivil Havacılık Teşkilatı’nın (ICAO)
Ek-9 Kolaylıklar ve Doküman 9303’te belirtilen standartlarda düzenleyerek
uygulayan ilk ICAO üyesi ülke de Türkiye’dir.
2005 yılından itibaren hava kargonun daha hızlı ve
daha güvenli taşınabilmesi için bilinen kargo acentelerine Hava Kargo Acentesi
yetki belgesi vererek bu konuyu ilk düzenleyen ilk ECAC üyesi ülke
Türkiye’dir.
2007 yılından itibaren AB üyesi olmadan JAR/PART 145
karşılıklı tanıma yetkisi alarak ülke ekonomisine yılda 500 milyon ABD Doları
kazandıran ilk ve tek ülke yine Türkiye’dir.
Ve nihayet 2007 yılından başlayarak tarifeli seferler
yapacak havayollarının IATA’dan IOSA Emniyet Belgesi alması koşulunu milli
mevzuatında düzenleyen dünyadaki ilk ülke de Türkiye olmuştur.
Benim birçok ortamda “Biz Türkler bazen bilmeden
de güzel şeyler yaparız” esprime neden olan bu konulara ilişkin olarak
önümüzdeki günlerde fırsat buldukça daha detaylı yazılar yazmayı düşünüyorum.
Bugünkü yazımın asıl konusu olan havaalanlarının
sertifikalandırılması konusunda da, 2002 yılından başlayarak ICAO
standartlarında gerekli yasal alt yapıyı oluşturarak sivil trafiğe açık
havaalanları için bir Emniyet Yönetim Sistemi (SMS) kurulmasını da
sağlayarak sertifikalandıran ICAO üyesi ilk ülke, Türkiye olmuştur.
Şu anda aklıma gelen ve yukarıda sözünü ettiğim bu
çalışmalarla Türkiye; ICAO, ECAC, IATA ve JAA/EASA gibi kuruluşlar nezdinde
itibar kazanmış ve yapılan bu çalışmalar takdirle karşılanarak zaman
zaman dünyaya örnek gösterilmiştir.
Ülkemizin de kurucu üyesi bulunduğu Uluslararası Sivil
Havacılık Teşkilatı (ICAO) tarafından havaalanlarına ilişkin yayımlanan
Ek (Annex)-14’te 1 Kasım 2001 tarihinde yapılan bir değişiklikle ICAO
üyesi ülkelerin başta uluslararası trafiğe açık havaalanları olmak üzere sivil
trafiğe açık havaalanlarının ülke sivil havacılık otoriteleri tarafından gerekli
denetimleri yapılarak Ek-14’de istenen tüm standartları sağladığının
tespiti sonrası sertifikalandırılması koşulu getirilmiştir.
Yine bu kapsamda, 2001 yılında ICAO tarafından
yayımlanan Doküman 9774 AN/969 ile de havaalanlarının sertifikalandırılması
konusunda uluslararası standartlar belirlenmiştir.
ICAO’nun Ek-14’de yaptığı son değişiklik ve Doküman
9774 AN/969 ile belirlenen uluslar arası standartlar da dikkate alınarak, SHGM
tarafından hazırlanan “Havaalanı Yapım, İşletim ve Sertifikalandırma Yönetmeliği
(SHY-14A)” 14 Mayıs 2002 tarih ve 24755 sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak
yürürlüğe girmiştir. 2920 Sayılı TSHK’nın 34 ve müteakip maddelerine
dayanılarak hazırlanan SHY-14A ile havaalanlarının yapımı ve işletimi konusu
ilk defa uluslararası standartlara uygun olarak düzenlenmiş ve bu tarihe
kadar önüne gelenin her istediği yere havaalanı yapmasına son verilmiştir.
Havaalanlarının yapımı konusu elbette ki siyasi bir konudur. Siyasi otorite
havaalanı yapımına karar verebilir. Ancak hava alanlarının uluslararası
standartlarda yapılması zorunludur. Yönetmelikle de bu sağlanmıştır.
SHY 14A’nın yürürlüğe girmesine müteakip yeni
havaalanı yapmak yerine mevcut hava alanlarının standartlarının
yükseltilmesi için çok yoğun çalışmaların yapıldığı ve havaalanlarının alt ve
üst yapılarında önemli gelişmelerin olduğu gözlemlenmiştir. Ayrıca havaalanı
işleticilerinin bir Emniyet Yönetim Sistemi SMS) kurarak bunun
sürekliliğini sağlamaları zorunlu hale getirilmiştir.
2006 yılından başlanarak havaalanlarının sertifikalandırılması
konusunda çok yoğun bir çalışma başlatılmış ve hazırlanan bir eylem
planı kapsamında öncelikli olarak uluslararası trafiğe açık sivil hava alanları
SHGM tarafından denetlenerek belirlenen eksiklikler ilgili hava alanı işletmecilerine
bildirilmiştir.
2001 yılında JAA tam üyeliğimize müteakip
dokümantasyona dayalı havayolu işletmeciliği konusunda havayolu
işletmecilerinde yaşanan sorunlara benzer sorunlar, ilk geçiş döneminde
dokümantasyona dayalı havaalanı işletmeciliği konusunda da yoğun bir şekilde
yaşanmıştır. Bu tarihe kadar daha çok ‘babadan oğula’ yöntemiyle yürütülen
havaalanı işletmeciliği konusunda sistemin kurularak gerekli talimatların,
yönergelerin yazılması ve uygulanması uzun zaman almıştır.
Ancak, tüm bu geçiş döneminin sıkıntılarına rağmen
tespit edilen başta doküman eksiklikleri olmak üzere tüm eksiklikler havaalanı
işletmecileri tarafından giderilerek havaalanı işletmeciliğinde de
dokümantasyona dayalı yeni bir işletmecilik anlayışı başlamıştır.
Ulaştırma Bakanı Sayın Binali YILDIRIM ve Milli
Savunma Bakanı Sayın Vecdi GÖNÜL’ün katılımlarıyla 18.07.2006 tarihinde yapılan
Hava Alanı Sertifikası ve Hava Alanı İşletme Ruhsatı verilmesi konulu törende
DHMİ’nin işlettiği 19 havaalanına işletme ruhsatı, 14 hava alanına hava alanı
sertifikası; ayrıca HEAŞ’ın işletilen Sabiha Gökçen Havaalanı’na işletme
ruhsatı ve havaalanı sertifikası verilmiştir. Eskişehir Anadolu Üniversitesi
havaalanıyla birlikte bugün itibariyle toplam 26 havaalanına işletme ruhsatı,
bunlardan 16’sına ise ayrıca havaalanı sertifikası verilmiştir.
Bu çalışmalar diğer ülkeler ile mukayese edildiğinde
ülkemiz Avrupa’daki pek çok sivil havacılık otoritesini geride bırakarak,
Almanya, İngiltere, Norveç ve Belçika’dan sonra 5. sırada yer alarak çok önemli
bir konuma sahip olmuştur.
ICAO tarafından belirlenen standartlar
çerçevesinde verilen havaalanı sertifikaları ile ülkemizdeki hava alanlarının
uluslararası standartları sağlamasının yanında, güvenli ve emniyetli olduğu da
belgelenmiştir.
Hava alanlarına işletme ruhsatı ve sertifika verilmesi
ile Ek (Annex) - 14 kriterlerinin sağlanmasına ilişkin olarak SHGM tarafından
yürütülen çalışmalar ve yapılan denetimler ile ilgili olarak, Uluslararası
Sivil Havacılık Teşkilatı (ICAO) tarafından 22-31 Mayıs 2007 tarihlerinde
gerçekleştirilen Genel Emniyet Gözetim Denetim Programı- USOAP (Universal
Safety Oversight Audit Programe) denetiminde hava alanlarının emniyetine
yönelik olumsuz olarak 0 (sıfır) bulgu tespit edilmiştir. ICAO
denetçileri tarafından sertifikasyon konusunda yapılan çalışmalar büyük
takdirle karşılanmış ve insanüstü performansla yapılan bu çalışmaların
“inanılmaz” olduğu ifade edilmiştir.
Bunun paralelinde sivil-askeri müşterek olarak
kullanılan havaalanları ve diğer sivil havaalanlarının sertifikalandırma ve
ruhsatlandırılma çalışmaları da aralıksız olarak yürütülmekte olup, bu
çalışmaların tamamlanması durumunda ise, sivil-asker müşterek kullanılan
havaalanları konusunda da ICAO denetçilerinin de ifade ettiği gibi
ülkemizin dünyada bir ilk olma niteliğine sahip olması sağlanmış olacaktır.
Bu çalışmalara çok önemli katkılarının yakın şahidi
olduğum ve SHGM’ye ilk işe başladıklarında uzun süre birlikte çalışma
şansına da sahip olduğum için yakinen tanıdığım; Önder Türker, Aykurt Akman,
Ertuğrul Aköz, Gültekin Arabacı ve şu anda Havaalanları Daire Başkanlığı
görevini yürüten ve bu çalışmaların en önemli aktörlerinden birisi olan
Cemil Acar’ın bu başarılı çalışmalarını takdirle ve şükranla karşılıyorum.
SHGM’de çalışanları permi almak veya herhangi bir uçağın uçuşa elverişliliğini
yaptırabilmek için telefon manyağı yaptığımız birkaç personelden ibaret
saymamak lazım. SHGM’nin mutfağında, günün 24 saati, haftanın 7, yılın 365
günü gecesini gündüzüne katarak aslanlar gibi iş üreten daha ne kahramanlar
var. Onların hepsini sevgiyle ve saygıyla selamlıyorum.
Kısıtlı imkanlar ve kısıtlı personel sayısına rağmen
bu uluslararası başarıyı elde etmenin anlamını belki anlayanlar olur diye bu
yazıyı yazdım. Ancak her şeye karamsar ve olumsuz bakma kronik muhalefet
hastalığı olanlar için bu yazının hiç bir anlamının olmadığını da biliyorum.
SHGM eski genel müdürlerinden birisinin sürekli olarak
bize söylediği “İstanbul Türkiye’yi yönetiyor siz de Ankara’da oturup
İstanbul’da havacılığı yönetmeye çalışıyorsunuz” lafını hiç unutamam. SHGM
çalışanları bunu başardığı gibi yukarda saydığım ilkleri de başarabilmiştir.
Bunun ne demek olduğunu şimdi daha iyi anlıyorum.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder