Kazanılmış her savaşın ve başarılmış her işin, görünen veya görünmeyen
kahramanları vardır. Başta havayolu veya havaalanı işletmeciliği olmak
üzere operasyonel anlamdaki havacılık sektörünün, gizli kahramanları da
hava trafik kontrolörleridir (HTK).
Can ve mal güvenliği ile uçuş emniyetine, ağır sorumluluklar yüklenerek en
üst seviyede katkı sağlamaları, dünyadaki havacılık gelirlerinden ülkemizin
önemli miktarda pay almasını sağlamaları, vatandaş olarak zaman ve hız
faktörünü en iyi şekilde kullanabilmemiz için hayatımızın
kolaylaştırılmasına yaptıkları katkının paha biçilmez değeri vardır.
Uluslararası düzeyde iş görmelerine rağmen bu mesleğin ülkemizde çok
iyi bilinmemesi; anılan mesleği yapanların yaptıkları işin maddi ve manevi
karşılığını yeterince alamaması, havacılığımızın en önemli sorunlarından
birisidir. Bu durum çok üzücü ve bu arkadaşlarımızın hiç de hak
etmedikleri bir durumdur.
Son yıllarda başta hava taşımacılığı ve havaalanı işletmeciliği olmak üzere
havacılığımızın her alanında yaşanan büyük gelişmeye bu arkadaşlarımızın
katkısının büyüklüğü ve önemi, herkes tarafından çok iyi biliniyor. Ancak buna
rağmen, bu başarıdan hiç söz edilmemesi ve bu arkadaşlarımızın sözle dahi olsa
takdir edilmemiş olması bile kırılmaları ve üzülmeleri için
bir nedendir.
Başta DHMİ ve DLH olmak üzere devletin havaalanlarına gerekli yatırımı
zamanında yapamaması veya geçen hergün kalitesi iyice düşen, sayısı az da olsa
yerli ve yabancı bazı pilotların bilinçsiz davranışları sonucunda,
yaşanan sorunların çoğu zaman kusurlusu olarak gösterilen bu arkadaşlara, yoğun
iş yükü altında zaman zaman çıldırtıp uçak indirmek yerine kulede keman(!)
çaldırttığımız günler bile olmuştur.
Uçuş emniyetinin en üst seviyede sağlanmasını teminen, gerek uçak üreticisi
firmalar gerekse havaalanı işleticileri tarafından emniyet artırıcı teçhizat ve
ekipmana milyarlarca dolar yatırımların yapıldığı bilinmektedir.
Bu çerçevede DHMİ tarafından da havaalanlarının başta terminaller için yap-
işlet- devret modeliyle yapılan yatırımlar olmak üzere havaalanlarının
alt ve üst yapıları, Hava Trafik Sistemlerinin iyileştirilmesi için SMART
projesiyle önemli yatırımların yapıldığını ve HTK’nin geçen her gün sayısının
artırıldığını mevcut 883 olan HTK’nin bu yıl içerisinde 1100’e çıkacağını da
biliyoruz.
Ancak, emniyetin sağlanması için vazgeçilmez temel unsur hala insan
faktörü olup; kilit unsur ise hava trafik kontrolörleridir.
Durum böyle olunca, bu arkadaşlarımızın hizmet verdikleri havaalanının
trafik yoğunluğuna göre yapılacak adam/saat planlaması ile görev ve dinlenme
süreleri de büyük önem kazanmaktadır. Bu konuya ilişkin mutlaka gerekli yasal
düzenlemelerin yapılarak tavizsiz ve sıkı bir şekilde uygulanması
gerekir.
Yine bu arkadaşlarımızın mesleki gelişimini sağlamak için başta hizmet içi
eğitimleri olmak üzere havacılık İngilizcisi, insan faktörü vb. eğitimler
konusunda hiçbir masraftan kaçınılmaması ve bu mesleğin; bu mesleği yapanların
emekliliğini de kapsayacak bir şekilde cazibesinin artırılması gerekir.
Benim bu mesleği yakinen ilk tanımam yaklaşık 23 yıl öncesine
dayanır. SHGM’de birlikte çalıştığımız şu anda DHMİ’de çalışan İsmail
Togay ve bir grup arkadaşla birlikte Antalya Havalimanı’na
denetlemeye gitmiştik. Denetim sırasında, kuleyi de ziyaret ettik. O
ziyarette karşılaştığım genç, cıvıl cıvıl, pırıl pırıl daha mesleğinde çok yeni
olduğu anlaşılan ancak; mesleğine aşık, görevini ruhuyla ve beyniyle
yapan, havadaki uçaklarla uçurtma veya kuş uçururcasına adeta dans eder gibi
görevini icra eden ve hala soy ismini bilmediğim, o günden sonra da hiç
karşılaşamadığım Müberra Hanım sayesinde olmuştur.
Uçaklara verdiği hizmetin kalitesini ve onun o soğukkanlılığını görünce, ben
de bu mesleği çok sevmiştim.
Mesleğini çok severek ve hakkını vererek yapıp onu yüceltenler ile zaten
kalite sorunu olan havacılık sektörünün, başka dallarında çalışan
ve mesleğine kör bakanlar, hatta ihanet edenler arasındaki farkı çok
kalın çizgileriyle görmemeniz için kör olmanız gerekir.
Daha sonra havaalanı denetimlerinde öncelikle kuleyi ziyaret etmek bende
alışkanlık haline gelmişti. Kısa süre için dahi olsa bir köşeye oturup onların
hayranlık yaratacak bir mesleki maharet içinde uçaklar ile valsini izlemenin
keyfi bir başka oluyordu.
Müberra Hanımın şu anda ne iş yaptığını bilmiyorum. Ancak bir kaç yıl önce
bir sohbet sırasında mesleğinin yanı sıra DHMİ tarafından yetiştirilen Hava
Trafik Kontrolörleri için hocalık da yaptığını duymuştum. Umarım ki bu görevine
devam ediyordur.
Devlette uzun süre çalışan birisi olarak biliyorum ki, işinizi çok iyi
yapmanız sizin asli görevlerinizden birisi olarak varsayıldığı için kimse sizi
taktir etmez veya teşekkür etmez. Ancak ben, Müberra hanımın yetiştirdiği
öğrencilerin onunla gurur duyduğundan eminim. Umarım, o da eserleriyle
övünüyordur.
Bu vesile ile hava trafik kontrolörleri için son yıllarda yetersiz dahi
olsa elinden geldiği ölçüde maddi ve manevi olarak bir çok konuda destek
olan (son ayların meşhur deyimi ile “yetmez ama evet”) Ulaştırma Bakanımız
Sayın Binali Yıldırım’a görevi başındayken, konunun yakın şahidi ve
birilerine yaranmak için hiç bir nedeni olmayan bir vatandaş olarak
şahsen, takdir ve teşekkür edilmesi gerektiğini düşünüyorum. Taktirde
cimri, tenkitte cömert olan bir milletin fertleri olarak belki böylece
ülkemizin selameti bakımından hak edenleri görevi başındayken övme ve takdir etme
etmeyenleri de eleştirme ve yerme kültürünü de oturtmuş
oluruz.
Mevcut DHMİ Genel Müdürünün hava trafik kontrolörlüğü kökenli olması
münasebetiyle, havacılık endüstrisinde yaşanmakta olan ve emniyetsizlik yaratan
Ekip Kaynak Yönetimi (CRM) sorunun şimdilik hava seyrüsefer hizmetlerinde en az
düzeyde yaşanmış olması, yönetimle Hava Trafik Kontrolörlerinin
karşılıklı olarak biribirlerini tolere etmeleri ve hoşgörülü olmaları,
uçuş emniyeti bakımından çok önemli olmakla beraber sektör için de büyük şanstır.
Bu bağlamda, HTK’lerinin sorunlarına kalıcı çözümler üretilerek kurumsallaşması
için gerekli önlemlerin de ivedilikle alınması gerekir.
HTK’lerin eskiden beri süre gelen ancak geçen her gün azalarak devam eden
sorunlarının çözümü konusunda TATCA Başkanı Ayhan Kartal’ın cansiparane
çalışmalarını ve gayretlerini yakinen izliyoruz. Bu meslek onun duruşu ve
kişiliği ile daha sevimli oldu.
Ben yukarıdaki yazımı 19 Ekim’de yazmıştım. 20 Ekim’de Sayın Ulaştırma
Bakanı Binali Yıldırım’ın HTK’nin gecesinde konuşmasını dinledikten sonra
itiraf etmek zorundayım ki düşüncelerimde önemli değişiklikler oldu. Şöyle ki;
Sayın Bakan, HTK’nin hizmetlerini bir insanın kalbine benzetti “kalp
durursa hayat durur” dedi. Bu sözün üstüne artık söz söylenemez! Başkan Ayhan
Kartal da yaptığı konuşmayla Sayın Bakan’a HTK’nin sorunlarıyla ilgili önemli
ev ödevleri verdi. Bu ödevleri Eurocontrol Başkan Yardımcısı ve Sivil Havacılık
Genel Müdürü Dr. Ali Arıduru ve DHMİ Genel Müdürü Orhan Birdal da özenle
not etti. Ben de bu köşede bunların takipçisi olacağım.
Bu dilek ve temennilerle dünyadaki ve Türkiye’deki tüm hava trafik
kontrolörlerinin 20 Ekim Dünya Hava Trafik Kontrolörleri gününü en içten
duygularımla kutlarım.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder