7 Şubat 2013 Perşembe

DÜNYA SİVİL HAVACILIK GÜNÜNÜZ KUTLU OLSUN



“Gezegenimiz İçin Emniyetli, Güvenli ve Geliştirilebilir   Havacılık”

Birinci ve İkinci  Dünya  Savaşı, hava araçlarının kullanımı ve gelişimi için önemli bir dönüm noktasıdır. Savaş sonrası başta hava araçlarının barışçıl ve sivil amaçlar için kullanılması olmak üzere  hava taşımacılığında  birçok  siyasi  ve teknik sorun  da ortaya çıkmıştır.

Sivil havacılık endüstrisindeki gelişmeler ve savaş sonrası havadan gelebilecek tehlikelere karşı önlem alınması zorunluluğu, uygulamada devletlerin ülkesi üzerindeki hava sahasının, devletin mutlak egemenliği altında olmasını zorunlu kılmıştır.  

Sürekli  barışın  sağlanmasını takiben  söz konusu sorunların çözüme kavuşturulması  amacıyla genel düzenlemelerin yapılması ihtiyacı doğmuştur. Bu bağlamda sivil havacılığın dünya genelinde emniyetli ve düzenli bir şekilde yürütülmesi amacıyla havacılıkla ilgili uluslararası düzenlemelere gidilmiştir. 7 Aralık 1944 tarihinde  dünya sivil havacılığı açısından dönüm noktasını teşkil eden  Şikago Sözleşmesi imzalanarak sivil havacılığın ve sivil hava taşımacılığının evrensel kuralları belirlenmiştir.

Türkiye’nin   5  Haziran  1945 tarih ve 4749  sayılı  Kanun  ile onayladığı Şikago Sözleşmesi; uluslararası sivil havacılığın esaslarını evrensel düzeyde düzenleyen ve uluslararası hava hukukunun cari kurallarını belirleyen temel bir metindir.

Söz konusu sözleşmenin 43. maddesi gereğince kurulan ve Birleşmiş Milletler’in bir alt kuruluşu gibi faliyetlerini sürdüren Uluslararası Sivil Havacılık Teşkilatı (ICAO); 4 Nisan 1947  tarihinde  resmi olarak   faaliyete geçmiş olup halen üye sayısı 190’dır.

Sözleşmenin 44’üncü  maddesinde teşkilatın amaç ve hedefleri; tüm   dünyada  uluslararası sivil havacılığın emin adımlarla ve düzenli gelişmesini   sağlamak, hava araçlarının barışçıl amaçlar için yapım ve işletimini desteklemek, uluslararası    sivil    havacılık   için   havayolları, havaalanları   ve  hava   seyrüsefer   tesislerinin   gelişmesini sağlamak, dünya   halkının emin,  düzenli,  yetkin ve ekonomik hava taşımacılığına olan     ihtiyaçlarını karşılamak, yıkıcı  rekabetin neden olacağı israfı önlemek, taraf ülkelerin haklarını tam olarak korumak ve ülkelere uluslararası  havayolu işletmeciliği konusunda  fırsat  eşitliği sağlamak, taraf    devletler   arasında  ayrımcılık yapmamak, uluslararası   hava   seyrüseferinde   uçuş   emniyetini geliştirmek, genel  olarak  uluslararası  sivil   havacılığa  ait  tüm konuların gelişimini   sağlamaktır.

ICAO'nun esas yapısı, Genel Kurul (GK) ve konseyden oluşmaktadır.  

Genel kurul, tüm üye ülkelerin  katılımıyla olağan olarak  her üç yılda bir toplanmaktadır. Genel kurul toplantılarında, teşkilatın teknik, ekonomik, hukuk  ve teknik işbirliği alanlarındaki tüm  çalışmaları  ayrıntılarıyla gözden geçirilmekte ve ICAO birimlerine gelecekteki çalışmaları için yön verilmektedir.

Konseyin   bugün  için  en önemli görevlerinden biri, Şikago Sözleşmesi’nin 90. maddesi gereğince standart ve tavsiyeleri (SARP’ları)  oluşturmak, bunları sözleşme  ek’leri olarak uygulamaya koymaktır. ICAO tarafından düzenlenen ve sözleşmenin ek’i sayılan 18 ayrı konuda ek (Annex) mevcuttur.  Konseyin ayrıca ihtiyari görevleri de  mevcut olup bunlardan  bazıları; üye ülkeler arasında sivil havacılıkla ilgili sorunların çözümünde hakem rolü üstlenmek  ve uluslararası sivil havacılığı ilgilendiren bütün konularda incelemeler/çalışmalar  yapılmasını sağlamaktır.

ICAO'nun Montreal'deki merkezinin yanı sıra, Paris, Kahire, Bangkok,Dakar, Nairobi, Meksiko ve Lima'da 7 bölgesel ofisi bulunmaktadır.  Türkiye ise, Paris ofisine bağlıdır.

1995 yılında yapılan 31. Genel Kurul’da kabul edilen ICAO Küresel Emniyet Gözetim Denetim Programı (IUSOAP), Şikago  Sözleşmesi uyarınca üye ülkelerin anılan sözleşmenin; 1,6,8,11,13,14 ve 17 sayılı eklerinde yer alan SARP’lara uyumlarını denetlemek ve farklılıkların tespit  edilerek giderilmesini sağlamak amacıyla geliştirilmiştir. 

IUSOAP, ülkelerin talepleri doğrultusunda gönüllü bir uygulama olarak başlatılmış ve   32.  Genel Kurul’da  onaylanan bir karar doğrultusunda  küresel, düzenli, zorunlu  ve sistematik hale getirilmiştir.

ICAO  Teknik  İşbirliği Programı, üye  ülkelerin sivil havacılık alanında gelişmelerine yardımcı olmak üzere 1952   yılında   oluşturulmuştur. Teknik İşbirliği  Bürosu tarafından, gerektiğinde UNDP(Birleşmiş Milletler gelişim programı) katkısı da  sağlanarak bu faaliyetler yürütülmektedir.  

ICAO  Haberleşme, Seyrüsefer ve  Gözetim/Hava Trafik Yönetimi   (CNS/ATM) ile Uyduya Dayalı Küresel Seyrüsefer Sistemleri (GNSS); dünyadaki yolcu ve kargo taşımacılığının ulaştığı boyutlar  ve   geleceğe yönelik tahminler  bağlamında mevcut haberleşme, seyrüsefer ve gözetim sistemlerinin yetersiz kalacağı  noktasından  hareketle,   ICAO  tarafından  başlatılan hava seyrüsefer sistemlerini geliştirme çalışmaları  sürdürülmektedir.

Bu bağlamda, CNS/ATM sistemleri ve hava sahası kullanımının   geliştirilmesi, hava taşımacılığı ve havaalanları kapasitelerinin artırılması, ülkeler tarafından geliştirilen çeşitli uydu sistemleri arasında entegrasyon   sağlanması, hava araçları ile yer istasyonları arasında bilgi alışverişinin geliştirilerek uçuş emniyetinin  artırılması gibi hususlar amaçlanmıştır.  
     
ICAO, sivil havacılığın çevreye etkisinin sivil havacılığın güvenli   ve  düzenli  gelişmesiyle uyumunu sağlamak ve iyileştirmek üzere çevre konularına özel bir dikkat yöneltmektedir. 

1995 yılında düzenlenen 31. Genel Kurul’da, Havacılık Emniyeti için Uluslararası Finansman Hizmeti (IFFAS) adı altında gönüllü katılım ve gönüllü katkı ilkesi çerçevesinde bir fon oluşturulmasına karar verilmiş ve bu konuda gerekli çalışmaları yapmak üzere konsey görevlendirilmiştir.

ICAO, 1992 yılında aldığı bir genel kurul kararı ile kuruluş tarihi olan 7 Aralık’ı “Uluslararası Sivil Havacılık Günü” olarak ilan etmiş ve her yıl belirlenecek bir temanın  tüm üye ülkelerde işlenerek  bu günün   kutlanmasını önermiştir.  ICAO bu yıl kuruluşunun 63. yıl dönümünü kutlamakta olup, bu yıl için tüm ülkelerde “gezegenimiz için emniyetli, güvenli ve geliştirilebilir havacılık” (safe, secure and sustainable aviation for our planet)  temasının işlenmesi öngörülmüştür. ICAO’nun kuruluş amacını ve temel felsefesini de özetleyen bu temanın tüm havacılar tarafından bir slogan haline getirilerek çalışma odalarına asılmasında büyük fayda var diye düşünüyorum.

Cumhuriyetin ilk yıllarında büyük Atatürk’ün “ İstikbal Göklerdedir” sözüyle hedef gösterdiği havacılığımız, hedefine ulaşmıştır. Tüm istatistikler şunu göstermektedir ki,  havacılığımız her alanda dünya standartlarının da çok üzerinde büyüyerek bugün  artık, uçak imal etmek için çalışmalara başlayan bir ülke haline gelmiştir. Bu gelişmeye katkı sağlayan herkesi saygıyla selamlıyorum.

Bu vesileyle havacılık konusunda sözü olan herkesin biraz daha dikkatli olması gerekir diye düşünüyorum. Geçmişte birbirimizi gereğinden fazla hırpalayarak zaman zaman havacılığımıza da zarar verdiğimizin en yakın şahitlerinden birisi olarak; yazarken, çizerken, konuşurken, eleştirirken   mümkün olduğunca birbirimize ve havacılığımızın bu günlere gelmesinde emeği geçenlere biraz daha saygılı ve hoşgörülü olmamız halinde havacılığımıza daha çok hizmet etmiş oluruz. Havacılıkla ilgili sorunlarımızı, havacılık bilinç derinliği ile tartışmamız havacılığımızın gelişmişlik düzeyine de saygının bir gereği olduğunu düşünüyorum. Kimse şunu unutmasın ki, havacılığımızın bu günlere gelmesini uzaylılar sağlamamıştır. Yetişmiş insan gücü laboratuvarımızın elverdiği ölçüde yine de beğenmediğimiz, eleştirdiğimiz zaman zaman insaf ölçülerini de zorlayarak hakaret ölçülerine varan sözlerle asıp kestiğimiz arkadaşlarımızın katkılarıyla ve emekleriyle havacılığımız bu günlere gelmiştir.
 
Havacılığımızın daha da serbestleştirilerek önünün açılabilmesi için havacılık sektörümüzün, SHGM nezdinde güven telkin etmesi ve SHGM’ye yönelik yapılacak eleştirilerin yapıcı ve insaf ölçüsü içerisinde yapılması yadsınamaz bir gerçektir. 

Havacılık endüstrimizin, basın sektörü için de bir gelir kaynağı olduğunu, gelir pastasından en üst seviyede pay alabilmek için kıyasıya rekabetin yaşandığını artık herkes biliyor. Ancak, temel sorun şudur ki, başladığı noktadan bittiği noktaya kadar kurallar sistemi olan havacılık ile sınır tanımayan basın özgürlüğünün havacılık kural sınırlarını zorlaması zaman zaman handikap yaratmaktadır. Bu yüzden basın meslek etiği ilkeleri dahilinde, havacılık kurallarını gözardı etmeden çalışmaların yürütülmesi büyük önem taşımaktadır. 

Bilindiği üzere son yıllarda basındaki bir çok ünlü yazarın gerçek isimlerini unuttuk, anlı şanlı gazetecilerimiz bir birine “liboş, yandaş, dönek, marko paşa, beyaz bereli tavukçu, tosuncuk, imam, jöleli baş...vb” takma isimler veya ağza alınamayacak hakaretlerle  hitap ederek yeni bir akım yarattılar. Ulusal medyadaki bu yakışıksız akımın, basın aracılığıyla havacılığımıza da sirayet etmesine hep birlikte karşı durmalıyız.

Havacılık basınındaki bu kanlı bıçaklı, sert ve yıkıcı rekabetten, kutuplaşmadan belki birileri kazançlı çıkabilir. Ancak havacılığımızın ve havacılığımıza emek verenlerin zararlı çıktığı bir gerçektir.

Geçmişte bu konudan en çok zarar görmüş birisi olarak; bu olayı İsrailli askerin veya Amerikalı polisin (en güzel onlar dövüyor ve taşla  kemik kırıyor) herhangi bir suçluyu   yakaladığını görüp koşar adım yanına giderek, “Asker ağabey veya  memur bey! Ne olursunuz ölümü öpün  onu bırakıp beni dövün” diyerek  vekaleten dayak yemeye benzetiyorum. Tamam anladık... Havacılıktaki büyüyen gelir pastasından herkes payını alsın ancak, havacılığımız ve havacılığımıza emek verenler, kişisel hesaplaşmalardan dolayı vekaleten dayak yemesin. Zaten her yerimiz kan revan içerisinde… Bırakın da yaralarımız biraz iyileşsin.

Bu duygu ve düşüncelerle herkesin Dünya Sivil Havacılık Günü’nü en iyi dileklerimle kutluyor, havacılığımıza emeği geçen herkesi saygılarımla selamlıyorum.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder