Ogün ŞANLI
Yakın tarihimizde yaşanan bazı olayların ya dilimize
yeni sözcükleri kattığı veya bazı sözcükleri daha sık kullanmamıza neden olduğu
herkesin malumudur.
Bu sözcüklerden Sayın Demirel’in dilimize kazandırdığı
‘dün dündür, bugün bugündür, kimse karnıyla konuşmasın’ ve Sayın Özal
tarafından sık sık kullanılan ‘transformasyon, globalleşme, küreselleşme ve
mister Bush’ yıllarca herkesin diline pelesenk olan sözcüklerin bazılarıdır.
Irak’ın Kuveyt’i işgal etmeye çalıştığı birinci Körfez
krizinde sık sık kullanılan ‘dost kuvvetlerin uçakları bugün Irak hedeflerine
toplamda 100 sorti yaptı’ haberlerinde kullanılan ‘sorti’ sözcüğü günlük
hayatımızda daha sık kullanılmaya başlanmıştı. Market işleten biraderim akşam
bana gülerek ‘abi bugün çekleri ödeyebilmek için bankaya en az 10 sorti yaparak
para götürmek zorunda kaldım’ derdi. Yine oturduğumuz apartmanın kapıcısı bana
‘bey herkes ihtiyaçlarını tam ve bir defada bildirmediği için bugün bakkala 20
sorti yaptım dersem yeridir’ diye dert yanardı.
Son İstanbul ve Düzce depreminden sonra her akşam
bütün televizyonlarda duymaya başladığımız ‘artçı şok, öncü şok, fay hattı’
terimlerinden artık kına geldiğini hatırlarsınız. Yine her akşam kendi fayını
alarak koşar adım kanal kanal dolaşarak kıyametin habercisi numaralarıyla daha
sonra bu işten nasıl da köşe oldukları anlaşılan bazı bilim adamlarının bu
alışkanlıkları maalesef ki halen devam ediyor.
Bu günlerin vazgeçilmez sözcüğü ‘süreç’ aynen
depremleri tartıştığımız günlerde olduğu gibi şimdi de sürecini alan, gazeteci,
terör uzmanı, akademisyen, şehirli, kasabalı, köylü, bilen bilmeyen kim varsa
herkes bir televizyon veya radyo kanalına koşarak sürece katkıda bulunmaya
çalışıyor.
Sürecin sekteye uğramaması lazım, sürece zarar
vermemek lazım, süreci çok iyi yönetmek lazım, sürecin uzamaması lazım, sürecin
şeffaf yürütülmesi lazım, müzakere süreci, görüşme süreci, Oslo süreci, İmralı
süreci, Kandil sürece dahil olmalıdır, savaş süreci, barış süreci, süreci o
başlattı, hayır süreci bu başlattı, sürecin frenine basmamak lazım, sürecin
pedalına basmak lazım, süreç her ahvali şerde devam edecek vb. Süreç de süreç…
Ha babam süreç de babam süreç… Süreç aşağı süreç yukarı…
Tabi bu süreçle yanıp tutuşanların tamamının tuzu kuru
olduğu için bunlar bizim gibi şehitlerine sarılarak onları toprağa vermedikleri
için ve bunların büyük bir çoğunluğunun temel mesleğinin dün de bugün de hatta
yarın da iktidar yalakalığı olduğu için bunların süreciyle bizlerin sürecinin
çok farklı olduğunun da bunlar farkında değil. Bunların süreci bekarın eşini
boşaması süreci gibi bir şey.
Paris’te 3 PKK’lı terörist kadının suikastı şimdiden
süreci provoke etmek için iç ve dış düşmanların faaliyete geçtikleri yönünde
yorumlandığı için bu ve benzeri olaylar hazırlıklı olunması gerektiği hatta
bundan sonra olabilecek şehitlerin basın ve medyada yer almaması ve bunların
büyütülmemesi gerektiği yönünde de telkinde bulunulmaya başlandı. Çünkü her ne
kadar PKK yine yol kesip karakol basıp askerlerimizi şehit etse veya köyleri
basıp kundaktaki çocukları öldürse bu süreci kesintiye uğratmak için dış
güçlerin bir oyunu olarak yorumlanmalı ve üzerine bir bardak su içilmelidir
şeklinde fetvalar verilmeye başlandı.
Başlatılan barış sürecinin baltalanmamasına yönelik
olarak teröristler için yapılacak cenaze törenlerinde olay çıkmaması için
herkes bildiği duaları okudu ve teröristlere yalvararak ‘ne olursunuz ölümüzü
öpün. Şayet olay çıkarırsanız vallahi de billahi de size küseriz’ telkininde
bulunuldu. ‘Habur sürecinin içine şey yaptınız bari bu süreci temiz bırakın’
diye öğütler de verildi.
Dünyada bir örneği var mı bilmiyorum ama sürece herhangi
bir helal gelmemesi için öldürülen teröristlerin cenazeleri milli havayolumuz
THY ile taşınarak THY’nin ve onun yöneticilerinin ulusal ve uluslararası
başarılarına yeni bir başarı daha eklendi. Hükümetimizin yerel yönetimlere
verdiği önem çerçevesinde Diyarbakır Belediyesi’nin tüm imkanları seferber
edilerek teröristlerin cenazelerinde hiçbir özveriden kaçınılmadı. Böylece de
sürece en üst seviyede katkı sağlanmış olundu.
Birgün ermeni, birgün Kürt, bir başka gün bilmem ne
olan bizim bir kısım Türk gazetecileri ve aydınları kendilerini sürece adayarak
ve hayatında tek bir şehit cenazesine katılmamışken teröristlerin cenazelerinde
en önde saf tutup yürüyerek göz doldurdular.
Tam da bu zındıkların akşam televizyon televizyon
dolaşarak kafamızı nasıl ütüleyeceklerini ve sürece nasıl da sıkı sıkıya bağlı
olduklarını tüm dünyaya ilan edeceklerini kara kara düşünürken rahmetli Mehmet
Ali Brand imdadımıza yetişti. Şu anda bir çok televizyon rahmetli M.A. Brand
ile ilgili haberler yaptığı için bizimkilerin kursağında kaldı, biz de bu
zulümden kurtulmuş olduk.
İlla da bir muhatap aranıyorsa TBMM’de bu yörenin
insanlarından yüzlerce milletvekili ve bu yöredeki yüzlerce sivil toplum örgütü
ve binlerce akil adam varken neden başka adresler peşinde koşulur anlamak
mümkün değil. Çok yakında sürecimi kimseye kaptırmam savaşlarına şahit
olacağımızdan emin olabilirsiniz.
PKK terör sorunuyla Kürt vatandaşlarımızın
sorunlarının ayrı ayrı değerlendirilerek çözüm üretilmemesi ve bu sorunun
çözümü için şimdi yapıldığı gibi yanlış adresin tercih edilmesi nedeniyledir ki
bence daha şimdiden bu süreç cırttt…
Dün Habur’dan giren teröristleri
otobüslerin üzerine bindirerek köy köy, kasaba kasaba , şehir şehir
dolaştıranlar bu gün de Paris’te öldürülen teröristleri devletin milli bayrak
taşıyıcısı THY ye bindirerek şehir şehir daha sonra da ambulanslara bindirerek
köy, köy, kasaba kasaba , şehir şehir dolaştırarak onlardan birer kahraman
yaratarak süreci bir adım daha ileri taşımışlardır. Bütün bu olup bitenlere
süreç uğruna seyirci kalanları tarihe havale ediyorum.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder