20 Haziran 2013 Perşembe

KIŞIN SİLAH BIRAKMA NUMARALARI YAZIN ŞEHİT CENAZE TÖRENLERİ

Ogün ŞANLI

Son otuz yıldır iyice kangrene dönen PKK terörünün sonlandırılması için birden bire yine coştuk. Karşılıklı görüşmeler, demeçler, eli kanlı teröristlerden yaratılmaya çalışılan barış güvercinleri, viskisini yudumlarken ağzını eliyle silerek televizyon kanallarına koşan Türk twittercı baykuş gazeteci ve aydınlar… Öyle bir kırıta kırıta konuşuyorlar ki, sanırsınız ya siz bu ülkede yaşamıyorsunuz ya da bunlar az önce uzaydan gelmişler. Hepsinin tuzu kuru olduğu için Türk halkı adına racon üstüne racon kesiyorlar. Adama sormazlar mı ‘sizin bugüne kadar kestiğiniz hangi racondan biz hangi faydayı gördük ki bu konuda keseceğiniz racondan da bir fayda görelim’ diye!
Ayak üstü ağzınızdan salyalar akarak konuştuğunuz konu; Edirne’den Kars’a, Sinop’tan Mersin’e kadar her ilin ilçenin kasaba ve köyün mezarlığında onlarca şehidin yattığı bir konudur. Son otuz yılda 30 binden fazla şehit ve ülke ekonomisine verilen 400 milyar dolar zarar… Bu terörü kimler başlattıysa, bu konuyu kimler bu noktaya getirdiyse bu işin vebali de onların boynundadır ve onların yakasını bırakmayacaktır. Siz onlara ister ‘Sayın’ deyin ister ‘Gerilla’ ne derseniz deyin bebek katili çıngırağı hep onların yakasında asılı olarak tarihin karanlığına ellerinin kanlarıyla gömülüp gideceklerdir. Biz bu işin tarafı değil mağduruyuz.
Son otuz yıldır aynı terane… Kışın silah bırakma numaraları yazın şehit cenaze törenleri! Bu kısır döngüden bıktık. Yok Kürt derin devletçileri, yok Türk derin devletçileri, yok o sabote etti, yok bu sabote etti, yok dış düşmanlar, yok iç düşmanlar… Adına her ne derseniz deyin geldiğimiz nokta ortada. Bir arpa boyu yol alınamamıştır. Şimdi de karşılıklı ateşkes yapılması için mutabakata varıldığı yönünde şehir efsaneleri dolaşmaya başladı. Şayet durum buysa millet olarak devletimizin ruhuna fatiha okuyup ağlamak için havluları hazırlayalım.
Bu sorunun günlük politikalarla ve şahıslara bağlı olarak çözülemeyeceği ortadadır. Bu konuda çok sağlam ve uygulanabilir çözüm önerilerinin oluşturulamadığı da bir gerçek. Bu nedenle zaman zaman saman alevi gibi aceleyle ortaya atılan çözüm önerileriyle de bir sonuca ulaşılamadığı gibi sorun iyice derinleşmektedir.
Temel sorunlardan birisi de terörün bizden daha çok mağduru olan o bölgedeki vatandaşlarımız ile teröristleri kalın çizgilerle ayırarak devletin tüm gücünü onların yanına koyarak onların devletin yanında daha çok yer almasını ve bölgede huzur ve güvenlik içerisinde yaşamalarını sağlayamamak olmuştur.
Terör örgütüyle güvenlik güçleri arasına sıkışmış, aşağı tükürse sakal yukarı tükürse bıyık misali çeşitli çıkmazlar içerisinde kalmış kendilerine zulüm edilen bir çoğunluğun da olduğu bir vaka. Bu çoğunluk ki birçoğu bizim okul arkadaşlarımız, asker arkadaşlarımız, mahalle arkadaşlarımız, oyun arkadaşlarımız, maç arkadaşlarımız, kahve arkadaşlarımız, kız verdiklerimiz, kız aldıklarımız vb. Bizim kardeşimiz dediklerimiz etle tırnak gibiyiz dediklerimiz bunlar. Gel gör ki hep haksızlığa uğrayanlar da bunlar.
Gerekli ve yeterli güvenlik önlemlerini alamadığımız, zaman zaman da terör örgütünün tuzağına düşerek alınan güvenlik önlemlerini bile uygulayamadığımız içindir ki bunlar hep mağdur olmuşlardır. Tüm bu mağduriyetlerine rağmen dimdik ayakta durarak ülkelerine ve ülkelerinin birliğine ve dirliğine de sahip çıkmaya devam etmektedirler. Bunlar hem tasada hem kıvançta bizlerle birlikte hareket edenlerdir. Bunlar kaza yapan askeri araçtaki yaralı askerlerin başını dizine koyarak onların terini silenlerdir. Askerleri sırtlayıp hastaneye koşanlardır. Bunların dedeleriyle bizim dedelerimiz omuz omuza Çanakkale’de savaşmışlardır. Cumhuriyeti birlikte kurduk. Onların bizimle, bizim de onlarla hiçbir sorunumuz olmamıştır.
Kim ne derse desin bu bölgenin sorunlu bir bölge olduğu, Türkiye’nin yumuşak karnı olduğu da bir gerçek. Tarihi boyunca dış güçlerin at oynak yeri haline gelen bu bölgeden bu ülkenin de bu ülkenin biz vatandaşlarının da çekmediği kalmamıştır. Bu bölgede yaşayan bir avuç çapulcunun ve işbirlikçinin bu bölgenin ve bu bölgede yaşayan halkın huzurunu bozmasına bugüne kadar engel olamamak da bu devletin ayıbıdır.
Osmanlı döneminde Babanzade Abdurrahman Paşa İsyanıyla (1806) başlayıp Kosgari (1920) isyanıyla biten 13 isyan, Cumhuriyet döneminde Nasturi İsyanı (1924) ile başlayıp PKK isyanıyla (1984-….) devam eden 25 isyan ve toplamda 38 isyanın ve bunun dışında da ufak tefek başkaldırı ve isyanların olduğu ve ayrıca bölgede kurulan çeşitli Marksist ve Leninist örgütler, bölücü örgütler, öğrenci cemiyetleri adı altında kurulan örgütler ve bu da yetmiyormuş gibi İran, Irak ve Suriye’deki çeşitli terörist hareketlerin yakın etkisi altında bulunan bu bölgenin terör belasından arındırılması çok da kolay gözükmüyor.
Yüzlerce çıkar çatışmasının, çeşitli siyasi ve ekonomik nemalanmaların olduğu bu bölgede kalıcı bir barış ortamının sağlanabilmesi için yörede yaşayan mütedeyyin vatandaşlarımızın ve bu ülkenin tüm vatandaşlarının üzerinde mutabakat sağlayacağı bir çözümün bulunması şarttır. Bölgede çok iyi bir toplum mühendisliğinin uygulanması tabi ki hepimizin ortak dileğidir. Unutulmasın ki hak ve özgürlüklerin genişletilmesi ülkenin bölünmeden demokratikleşmesi bu ülkenin tüm vatandaşları için hava ve su kadar önemlidir.
Ancak aranan çözüm terörü bu hale getirerek başta yörede yaşayan vatandaşlarımız olmak üzere tüm halkımıza zulüm edenlere bir paye vermekse veya onların bundan kendilerine bir paye çıkararak bunu vatandaşlarımız üzerinde bir baskı aracı olarak kullanacakları bir ortam yaratarak kendilerini kahraman ilan etmekse herşey dünden çok daha kötü olabilir. Kendi ellerimizle yeni teröristler yaratıp ülkeyi ateşe atarız ki bu da dönüşü olmayan bir yol demektir.
Son günlerde yapılan açıklamalardan “şark cephesinde değişen bir şeyin olmadığı” anlaşılmaktadır. Yok bilmem ‘sayın’ kim, yok ‘gerilla’ ölmesin. İyi de kundaktaki bebekleri kim öldürdü? Onların katili kim? Sanırsınız ki yeni markalar yaratılıyor onun medyada tanıtımından da bunlar sorumlu kılınmış. Kırık plak misali aynı teraneler. Diğer tarafta ise ‘sen kimsin, senin kendin krediye muhtaçsın’ yok ‘asıl sen kimsin biz bu krediyi millete açtık’ yok ‘şerefsiz kim, şerefli kim’ bu üslupla bırakın kangrene dönüşmüş bu sorunu çözmek, havuz problemi bile çözülemez.

Bölgede yaşanan terör nedeniyle şehit olan tüm şehitlerimizin manevi huzurunda saygıyla eğiliyorum. Hepsine Allah’tan rahmet kalanlarına başsağlığı diliyorum. Tüm gazilerimize acil şifalar diliyorum. O bölgede kahramanca çarpışan tüm güvenlik güçlerimizi saygıyla selamlıyorum. Ömrünü terörle mücadeleye veren ve gerekçesi her ne olursa olsun şu anda tutuklu bulunan kahramanları Allah kurtarsın..

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder