20 Haziran 2013 Perşembe

GÜNDEMİMİZ FARKLI ABİ

Ogün ŞANLI


Her sabah TRT TÜRK televizyonunca verilen ve radyoda da naklen yayınlanan dünya basınındaki o günkü haber başlıklarının verildiği ‘haberdar’ programını arabada dinliyorum. Gerçekten de çok güzel bir program. Sunucuları da muhteşem. Yabancı gazetelerin isimlerini söylerken bile büyük bir özen gösterdikleri ve diksiyonlarının da çok mükemmel olduğu ortada. Umarım bu program hep devam eder. Biliyorsunuz bizde bu tür programlar bir sabah ‘halkımız beğenmedi’ gerekçesiyle sorgusuz sualsiz yayından kaldırılabilir. Yeter ki zülfü yâre dokunulsun.
Çoğunlukla başta Çin, Japonya, ABD, Almanya, İngiltere, Fransa, İspanya, İtalya, İspanya gibi G-20 veya AB üyesi ülkeler olmak üzere zaman zaman da D-8 ülkelerinde yayınlanan yüksek tirajlı gazetelerdeki başlıkları dinlerken iki konu dikkatimi çekiyor. Birincisi bu ülkelerde yayınlanan bazı gazetelerin tirajlarının 8-10 milyon olması, ki tek başına bir gazetenin tirajı bile ülkemizde yayınlanan gazetelerin toplam tirajlarının birkaç katı, bu konunun mutlaka gazete sahipleri tarafından derinlemesine değerlendirilmesinde fayda var. Bir ikincisi ise aynen ülkeyi yönetenler ile halkımız arasındaki gündem farklılığı gibi ülke gündemimiz ile dünyanın gündemi arasında çok büyük bir uçurumun olması. Aynı radyonun saat başı ‘ülkemizde öne çıkan haberler’ diye yayınladığı haberleri dinlemek gerçekten de bu ülkenin bizim gibi mütedeyyin vatandaşları için bir işkence, bir vicdan azabı, bir ızdırap… Hatta programın kalitesi ve selameti bakımından bu bölüm hiç yayınlanmasa daha iyi olur.
Ekonomik büyüklük olarak dünyanın 17. büyük ekonomisine sahip olduğumuz için bizim de (gelişmiş ülkeler) G-20 zirvesine davet edildiğimizi bir sabah hepimiz medyadan öğrendik. Tarihi ne olursa olsun bir gün mutlaka AB’ye üye olabilmek için yıllarımız geçti ve D-8’in de kurucu üyesi olarak ülke gündemimiz neden bu ülkelerle değil de daha çok az gelişmiş S-20 (sondan yirmi) ülkelerin gündemleriyle örtüşüyor. Bunun enine boyuna değerlendirilmesinde fayda var.
Ancak itiraf etmek zorundayım ki bir konuda biz de dünya gündemiyle atbaşı yarışıyoruz. O da “kadına şiddet ve taciz” konusu. Bizde bir kadının Taksim meydanında yere yatırılarak vücudu bıçak darbeleriyle kalbura çevrildiği saatlerde dünyanın bir çok ülkesinde de birçok kadının aynı muameleye tabi tutulduğundan emin olabilirsiniz. Tabi ufak tefek yöntem farklılığı olabilir. Biz de genelde kadınlar kıbleye doğru yatırılarak islami usullerle bu tür muamelelere tabi tutulmasına karşın diğer birçok gelişmiş ülkede buna çok fazla riayet edilmediği de bir vaka. Yine bizde konu, komşu, dost, düşman kadın nasıl dövülürmüş görsün diye daha çok ağız burun yüz ve göz darbelerine ve morartmalarına önem verilmesine karşın onların bu konuya biraz daha itinalı yaklaştıkları da bir gerçek. Yine bizde kadın-erkek ilişkileri ve evlilik konularında yorum yapanların hemen hemen tamamına yakını ya hayatında hiç evlenmemiş müzmin bekar, ya üçüncü evliliğinin ilk günlerinde mesut ve mutlu ya da birkaç bayan arkadaşıyla gizli saklı hayatını idame ettirmeye çalışıyor. Oysa ki onlarda bu konulara daha bir bilimsel yaklaşıldığı ve sosyal hizmetlerin biraz daha yaygınlaştırılması için çaba gösterildiği gerçeğini de gözden uzak tutmamak lazım. Taciz konusuna fazla girmesek daha iyi olur. Bu konunun altından daha çok falcılar, cinciler, üfürükçüler ve elinde çok önemli erk veya devletin imkanlarını kullandıran birçok anlı şanlı adam çıktığı için alim Allah bizi de cin çarpar. Konya’da şiddet gören kadınlara silah talimi verilmeye başlanması ise bu işe bulduğumuz Türk işi çözümün en mükemmel örneği ve çağın buluşu olarak tarihteki yerini alacaktır.
Farklı gündem konularına kısaca bir göz atacak olursak yukarıda söz ettiğim ülkelerin gündemi daha çok havacılık ve uzay sanayi, ticaretin ve özellikle de dış ticaretin serbestleşmesi, ağır sanayi, sosyal güvenlik, çevre, küresel ısınma, sera gazları, Kyoto Protokolü, yerel ve genel seçim yapılan ülkelerde bunlara ilişkin konular vs.
Buna karşın bizim gündemimizde ‘Eti Bakır Samsun İşletmesi’nde yaklaşık 300 ton ağırlığındaki amonyak tankının 3 ton ağırlığındaki kapağı monte edilirken işçilerin üzerine düştü. Meydana gelen kazada ilk belirlemelere göre 5 işçi hayatını kaybetti, 16 kişi yaralandı’ konuyu biraz araştırdığınızda işçi ölüm oranları bakımından dünyada 3. sırada yer aldığımız gerçeğiyle karşılaşınca hadi gel de çık bu işin içinden. Aynı tarihlerde dünyada benzer haber olarak sadece Bangladeş’te bir tekstil fabrikasında patlama olduğu ve 120 kişinin öldüğü haberi var.
Gündemimizdeki başka bir konu ‘Çamlıca tepesine yapılacak cami’… Tartışmalara bakınca sanırsınız ki daha dün Müslüman olmuş bir ülkede yaşıyoruz ve biz Türkler bu Müslümanlığı gönüllü kabul etmemişiz, birileri bizi döve döve, zorla Müslüman yapmış. Biz bunu tartışırken Çek Cumhuriyeti’nin başkenti 1.3 milyon nüfuslu Prag’da ve Macaristan’ın başkenti 2 milyon nüfuslu Budapeşte’de her yıl 15 milyonluk İstanbul’un ürettiğinden daha fazla ürettiği turist sayısının daha da artırılması için başta kamuya ait binaların otele dönüştürülmesi de dahil hangi önlemlerin alınması gerektiği tartışılıyor. Yine biz TEM ve E-5 otoyolunun İstanbul’un içerisinde kalan bölümlerine sağlı sollu AVM’ler, futbol stadyumları ve Avrupa’nın en büyük adliye binasını dikerek trafiğin hızlı akışı için planlanan bu yolları da ara sokaklara dönüştürüp trafiği kilitledikten sonra, bir de olimpiyatlara aday olarak ortaya çıkarsak buna sadece ‘yuh’ denmez de ne denir? Daha geçen günlerde İstanbul’daki 58. üniversitenin açılışı büyük bir törenle yapıldı. Sanırsınız ki İstanbul üniversite kenti… Eğer öyleyse burnumuzun dibindeki Çanakkale, Bursa, Edirne, Sakarya, Kocaeli, Bolu’nun vb ne şehri olması düşünülüyor? Dünyadaki metropollerle İstanbul’un hangi gündemi örtüşüyor gerçekten ben de merak ediyorum. Dünya şehri İstanbul’u beton yığınına çevirmek hangi aklın, hangi mantığın ürünüdür ve bir gün bu İstanbul’u bu beladan kim nasıl kurtaracak insan düşünmeden edemiyor.
Diğer gündem maddelerimize kısaca bakacak olursak… Allah hiçbir ülkenin başına böyle gündemler vermesin. Daha dün devlet olmuş yüzlerce devlet geriye dönüp arkasına bakmadan ülkesinin kalkınması, refahı ve demokrasisinin geliştirilmesi için kendisini parçalarken biz oturmuş kurucu irademizi ve kurucumuzu tartışıyoruz. Tıpkı yıllar önce atalarımızın meleklerin erkek mi yoksa dişi mi olduklarını aylarca tartıştığı gibi. Daha geçen hafta İspanya’da yapılan seçimlerde Katanya’nın ayrılmasını savunan bir partinin iki hafta içerisinde %10 oy kaybettiğini görünce bizim üniter yapımızı tartışmaya açanlar için, insan Allah bir ülkeye hem vatandaşın hem de teröristin hayırlısını versin demekten kendisini alamıyor. Bizim vatandaşımız gibi teröristimiz de hayırsız. Okul yakan, öğretmeni öldüren, iş makinalarını kundaklayan, hakkını hukukunu savunduğunu iddia ettiği kendi vatandaşlarının çocuklarını kıtır kıtır kesen bir teröristten ne olur?
Cumhuriyetimizin kuruluş yıldönümünün kutlanmasının yasak edilmesinin tartışılmaya açılması bir kırılma noktası olmuştu. Muhteşem Yüzyıl dizisiyle padişahımızın yatak odasının ve halvet iş ve işlemlerinin de tartışmaya açılması ikinci kırılma noktası olduğu gibi artık ülke gündemimizin iyice ayaklar altına alındığını ve yerlerde sürüm sürüm süründüğünü söyleyebiliriz. Bütün bu gürültü ve patırtı arasında yaratılan gündem kirliliğini de fırsat bilen Milli Eğitim Bakanlığının sessiz ve derinden yürüttüğü çalışmaların eğitim sistemimiz üzerindeki derin tahribatının etkilerinin kokusu daha sonra ortaya çıkacağı için bu konuya fazla bulaşmadan siyasi iktidar ve muhalefetin arasındaki son söz düellosunu izleyince acaba bu konuların tartışıldığı dünyada başka bir ülke var mı diye merak ediyorum. Ne de olsa ülke ülke olalı böyle bir gündem zulmü görmedi. Tüm bu olup bitenleri görünce insanın evde oturup hiç dışarı çıkmadan ‘ney’ çalası geliyor.

Türkiye’nin çok dinamik bir ülke olduğu ve gündemin çok hızlı değiştiği yönünde bir fikir birliği olduğu bir gerçek. Ancak, ya ülke gündemimiz bize, ya da dünyaya uymuyor, ya da biz ülke gündemini kendimize veya dünyaya uyduramıyoruz bu da bir gerçek. Unutmamak lazım ki bir ülkenin gündemi o ülkenin ekonomik, sosyal, kültürel, siyasi gelişimi ile demokrasisinin gelişmişlik düzeyiyle doğru orantılıdır.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder