"THY'nin artık KTHY'ye bulaşması pek
mümkün görünmüyor"
Airport Haber yazarlarından Oktay Erdağı'nın kaleme aldığı "Türk gibi başlamak... Dış güçler ve KTHY vakası" başlıklı yazıda,
Kıbrıs Türk Hava Yolları'nın bugünlere gelmesindeki nedenler irdeleniyor.
Yazının tamamı şöyle:
"1974 yılının
Aralık ayında kurulan KTHY’nin kuruluş amacını, ona yüklenen vizyon ve misyonu
yakinen izleyenler bilir."
"KTHY’nin herkesin
gözü önünde “iç güçler” tarafından nasıl yok edildiğini hep beraber
izledik."
"KKTC’nin kuruluş
hisselerinin tamamı, kamuya ait bir şirkete çeşitli siyasi oyunlarla ve
muvazaalı bir şekilde devredilerek ikinci büyük hata yapılmış ve KTHY’ nin bu
günlere gelmesinin alt yapısı hazırlanmıştır."
****
"Değer ve marka yaratma özürlüsü olan, sahip
olduğu değerleri bir hiç uğruna çok kolayca mundar eden dünyada bizden başka
bir toplum var mıdır çok merak ediyorum. Yaşadığınız köy, belde, kasaba veya
şehirde sağınıza solunuza bakarsanız bu konuda yüzlerce örnek görürsünüz.
Tarihimize bakıldığında, yetiştirdiğimiz az sayıdaki
siyasetçi veya aydınlarımıza yaptığımız muameleler konusunda bile bir
istatistik çalışması yapılırsa bu konuda dünya ülkeleri arasında ilk sıralarda
yer alacağımızdan eminim. Bu durum gelişmiş bir ülkenin geri kalmış ülke
vatandaşı davranışı sergileyen bazılarını mutlu etse de, şahsen ben utanç
duyuyorum.
1974 yılının Aralık ayında kurulan KTHY’nin kuruluş
amacını, ona yüklenen vizyon ve misyonu yakinen izleyenler bilir. Başta
KKTC’deki siyasetçiler ve yöneticiler olmak üzere hep beraber KTHY’yi batırıp
gıyabi cenaze namazını kıldıktan sonra elbirliği ile gömmemizin bedelinin
ileride çok ağır olacağını defalarca söyledik. Hatta bunun KKTC’nin Rum yönetimi
ile yapacağı müzakerelerde elini ne kadar zayıflatacağını ve havacılık
konusunda KKTC aleyhine nasıl bir haksız rekabetin oluşacağını yakın dönemde de
göreceğiz.
Bir ülke düşünün ki daha kendisinin kuruluş süreci
tamamlanmadan bir şekilde kurulmuş bulunan milli hava yolunu kendi elleriyle
yok etsin! Komplo teorisi üretenler bu ve buna benzer olayları genellikle “dış
güçlere” bağlarlar. Ancak KTHY’nin herkesin gözü önünde “iç güçler” tarafından
nasıl yok edildiğini hep beraber izledik.
Bağımsız bir devlet olarak, Türkiye’nin dışında hiç
bir ülke tarafından tanınmayan, Birleşmiş Milletler ve onun alt kuruluşu olan
Uluslararası Sivil Havacılık Örgütü (ICAO)’ne üye olamayan, ambargo uygulanan
ve çok ciddi siyasi sorunları bulunan KKTC'nin havayolu, benzer sorunlar
yaşayan KTHY'nin, ticari hayatında üç önemli dönüm noktası olduğu
anlaşılmaktadır.
KTHY’nin hisselerinin yüzde 50 ‘si THY’ye yüzde 50’si
ise KKTC Konsolide Fonu İnkişaf Sandığı’na, yönetim kurulu üyelerinin çoğunluğu
THY’ye, hisselerinin tamamı ise kamuya aitti. Türk Ticaret Kanunu kapsamında
Türkiye’de kurulan bu şirket; THY içerisinde bugünkü AnadoluJet modeline benzer
bir modelle THY’nin bir alt markası gibi 3 uçak üzerine KTHY yazılarak, THY’nin
AOC’si (işletme ruhsatı) altında ve THY’nin sefer sayısı, teknik, personel,
pazarlama ve finansman desteği ile uçuşlar yapıyordu.
İşler yolunda giderken, Mart 1994’te
THY’nin özelleştirme kapsamında olması bahane edilerek KTHY’den nemalanmak
isteyen ve asalak ve aç kurtlardan oluşan bir grup, yangından mal kaçırır gibi
KTHY’yi THY’den ayırdı. KTHY’nin, 2920 sayılı Türk Sivil Havacılık
Kanunu’na göre işletme ruhsatı alıp Türk tescilli bir havayolu şirketi olarak
faaliyetlerini sürdürmesi sağlandı.
KTHY’de çeşitli siyasi katakullilerle yaşanan bu eksen
kaymasına, başta o günkü SHGM Genel Müdürü’nün şahsi cansiparane çabaları ve
SHGM’nin çok yoğun direncine rağmen engel olunamamış ve böylece ilk büyük hata
yapılmıştır.
2005 yılında THY’nin sahibi olduğu hisseleri satmaya
karar vermesi nedeniyle bu hisseler, yani KKTC’nin
kuruluş hisselerinin tamamı, kamuya ait bir şirkete çeşitli siyasi oyunlarla ve
muvazaalı bir şekilde devredilerek ikinci büyük hata yapılmış ve KTHY’ nin bu
günlere gelmesinin alt yapısı hazırlanmıştır.
Oysa ki KTHY, Türkiye’de kurulu ve Türk tescilli bir
hava yolu şirketi olduğu için Türk havayolu işletmelerinin sahip olduğu tüm
ticari, iç ve dış hatlardaki trafik haklarına sahiptir. Şirket aynı zamanda da
yıllık turizm potansiyeli 3 milyona yükselen KKTC’deki tüm ticari ve trafik
haklarına sahip olduğu için mevcut diğer Türk şirketlerine göre daha avantajlı
durumdaydı. Esasında, KTHY yeniden yapılandırılarak çoğunluk hisseleri özel
sektöre satılıp, gerçek anlamda özelleştirilebilir veya hisseleri Sermaye
Piyasası Kurulu’nda halka arz edilebilirdi.
Tüm tecrübem şunu göstermiştir ki, mali yapısı ne
kadar güçlü olursa olsun peş peşe yapılan siyasi ve teknik hatalar zincirine
hiç bir havacılık işletmesi dayanamaz. Görüldüğü gibi havacılığa ne zaman
siyaset karıştırılmış veya devrine göre siyaseten havacılık yapılmaya
çalışılmışsa sonu hep hüsran olmuştur. Geriye dönüp baktığımızda Türk havacılık
tarihi, bunun acı örnekleriyle doludur.
Geldiğimiz noktada havacılık konusunda dünyada ve
ülkemizde özellikle de iç hatlarda yaşanan serbestleşme, yanlış özelleştirme,
kötü yönetim, sendikaların olumsuz tutumu ve siyasetçilerin arpalık olarak
kullanma ısrarları nedeniyle mali sıkıntıya giren ve gerçek borcu ne KKTC ve KTHY ne de Türkiye tarafınca bilinen, bir rivayete göre
120 milyon dolar başka bir rivayete göre ise 43 milyon dolar borcu olan KTHY
yeniden yapılandırılabilirdi.
Yeni bir iş planı hazırlanarak, sendika ve
çalışanlarla da işbirliği yapılarak mademki personel azaltılmasına gidilemiyor
filosundaki uçak sayısı artırılarak borçları döndürülebilir hale
getirilebilirdi. Lessor’lere olan borçların yapılandırılması yerine elindeki
mevcut uçakların aceleyle iade edilmesi KTHY’yi büyük bir çıkmaza sokmuştur.
Şirketin, kamunun hastalığından kurtarılıp siyasi
arpalık olması engellenebilir ve birçok sendikanın KTHY’nin omuzuna basarak
sendikacılık yapmasının önüne geçilebilirdi.Ama ne yazıkki kurtarılması için
sadece yaklaşık 10 milyon dolar sıcak paraya ihtiyaç duyulan şirketin
batırılması için en az 150 milyon dolar zararın göze alınmasını anlamak mümkün
değil.
Ciddi hiç bir fizibilite çalışması yapılmadan veya hiç
bir danışmanlık hizmeti alınmadan aceleyle şirketin kapatılması yalnızca
havacılık açısından değil, Türk dış politikası ve siyaseten de tarih önünde
hesabı verilemeyecek büyük bit hatadır.
Oysaki Airport TV’de yaptığımız Fikir Fırtınası
programında defalarca bu konuları tartışarak çözüm üretmeye çalıştığımız tüm
havacılık kamuoyu tarafından yakinen bilinmektedir.
Asıl anlamakta güçlük çektiğim diğer bir konu ise Türkiye’nin anlı şanlı iki büyük hava yolu şirketi olan Pegasus
ve AtlasJet’in KTHY olayına koşar adım gözü kapalı bir şekilde bulaşıp ileride
KTHY’nin batış tarihini yazacak olanlara malzeme olmalarıdır. Her iki şirketimizin de
KTHY’nin batırılma sürecinin birer parçası olmasının bu şirketlerimize zarar
verdiğini ve vermeye de devam edeceğini düşünüyorum.
Herkes elini vicdanına koysun, bizim Kara Murat Cüneyt
Arkın bile sevgilisini sarayın zindanından kaçırabilmek için yüzlerce insanı
kılıçtan geçirmek zorunda kaldığı için kan gövdeyi götürüyordu. Peki adama sormazlar mı sizin kilitli kasanızdan teklif
mektubunuz hiç kimsenin burnu dahi kanamadan nasıl kayıp oldu? Bu acı bir
komedidir.
KKTC Hükümetinin THY’ye ümit bağlayarak yeni bir hava
yolu şirketi kurabileceklerini düşündüklerini basından izliyoruz. Ancak altını önemle çizmek isterim ki hisseleri Sermaye
Piyasası Kurulu’nda işlem gören ve Star Alliance üyesi olan THY’nin artık
KTHY’ye bulaşması pek mümkün görünmüyor.
Kaldı ki, SHY-6A yönetmeliğinin Kurucu ortaklar, hissedarlar, dolaylı ortaklar, temsile yetkili
yöneticiler başlıklı 12.maddesi;
“ (1) İşletmenin gerçek
ve tüzel kişi kurucu ortakları, IMKB’de işlem gören hisseleri hariç mevcut
gerçek ve/veya tüzel kişi hissedarları ile tüzel kişi hissedarların dolaylı
paya sahip gerçek kişi hissedarlarının, tüzel kişiliğini temsile yetkili
yöneticilerinin;
a) Ticari Hava Taşıma İşletmeciliği faaliyetinde bulunurken müflis veya konkordato ilan etmiş olması,
b) İşletme ruhsatı iptal edilmiş herhangi bir havayolu şirketinde son iki yılda doğrudan veya dolaylı olarak pay sahibi ve/veya yönetim kurulu üyesi veya son bir yılda sorumlu yönetici olması halinde”... bunların kuracağı her hangi bir hava yolu şirketine İşletme Ruhsatı verilemeyeceğini hükme bağlamıştır.
a) Ticari Hava Taşıma İşletmeciliği faaliyetinde bulunurken müflis veya konkordato ilan etmiş olması,
b) İşletme ruhsatı iptal edilmiş herhangi bir havayolu şirketinde son iki yılda doğrudan veya dolaylı olarak pay sahibi ve/veya yönetim kurulu üyesi veya son bir yılda sorumlu yönetici olması halinde”... bunların kuracağı her hangi bir hava yolu şirketine İşletme Ruhsatı verilemeyeceğini hükme bağlamıştır.
Bu nedenle, kısa ve orta vadede KTHY’nin ortaklığıyla
veya 120 milyon dolar olduğu söylenen borca sırtınızı dönerek, devlet eliyle
muvazaa yapılarak başka bir isim veya ortaklıkla herhangi bir hava yolu şirketi
kurulması, etik olarak yanlış, yasal olarak da katiyen mümkün değildir.
Şu anda havacılık sektöründe çalışıp da, daha önce
çalıştığı herhangi bir havacılık şirketinden alacağı olmayan kader mahkumu
personel yoktur. KTHY’deki kader mahkumu personelin mağduriyeti ve özellikle de
çalışanlar arasında Türk, KKTC vatandaşı ayrımcılığı yapılması bu noktada
üzerinde durulması gereken önemli bir konudur. Havacılığımızın yüz karası,
kanayan yarası ve kangren olmuş bu “alacaklar sorununu”, daha sonraki bir yazımda
detaylı şekilde ele alacağım.
Çok doğru bir strateji
belirlenerek alınan karar sonucu, Türk gibi(!) başlanarak kurulan ve 2005
yılında toplam değeri 65 milyon dolar olarak tespit edilen, son olarak 6 uçakla
operasyon yapan; taa Osmanlıdan gelen siyasi ve politik gerekliliklerin şuuruyla
dünden bugüne Türkiyenin ortaya koyduğu refleks doğrultusunda SHGM’nin, her
tökezinde elinden tutup yaşaması için daima iyi niyetle yaklaştığı KTHY’yi, bu
sona mahkum eden ve bu konuda sorumluluğu bulunan herkese birer “şeref
madalyası” takarak vicdani sorumluluğuyla baş başa bırakmak gerekir."
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder