5 Mart 2013 Salı

HAVACILIK ENDÜSTRİSİNİN GİZLİ KAHRAMANLARI




Kazanılmış her savaşın ve başarılmış her işin, görünen veya görünmeyen  kahramanları vardır. Başta havayolu veya havaalanı işletmeciliği olmak üzere operasyonel anlamdaki havacılık sektörünün,  gizli kahramanları da  hava trafik kontrolörleridir (HTK). 

Can ve mal güvenliği ile uçuş emniyetine, ağır sorumluluklar yüklenerek en üst seviyede katkı sağlamaları, dünyadaki havacılık gelirlerinden ülkemizin önemli miktarda pay almasını sağlamaları, vatandaş olarak  zaman ve hız faktörünü en iyi  şekilde kullanabilmemiz için hayatımızın kolaylaştırılmasına  yaptıkları katkının paha biçilmez değeri vardır.

Uluslararası düzeyde iş görmelerine rağmen bu mesleğin  ülkemizde çok iyi bilinmemesi; anılan mesleği yapanların yaptıkları işin maddi ve manevi karşılığını yeterince alamaması, havacılığımızın en önemli sorunlarından birisidir. Bu durum çok  üzücü ve bu arkadaşlarımızın hiç de hak etmedikleri  bir durumdur.

Son yıllarda başta hava taşımacılığı ve havaalanı işletmeciliği olmak üzere havacılığımızın her alanında yaşanan büyük gelişmeye bu arkadaşlarımızın katkısının büyüklüğü ve önemi, herkes tarafından çok iyi biliniyor. Ancak buna rağmen, bu başarıdan hiç söz edilmemesi ve bu arkadaşlarımızın sözle dahi olsa takdir edilmemiş  olması bile  kırılmaları ve üzülmeleri  için bir nedendir.

Başta DHMİ ve DLH olmak üzere devletin havaalanlarına gerekli yatırımı zamanında yapamaması veya geçen hergün kalitesi iyice düşen, sayısı az da olsa yerli ve yabancı bazı pilotların bilinçsiz davranışları  sonucunda, yaşanan sorunların çoğu zaman kusurlusu olarak gösterilen bu arkadaşlara, yoğun iş yükü altında zaman zaman çıldırtıp uçak indirmek yerine kulede keman(!) çaldırttığımız günler bile  olmuştur.

Uçuş emniyetinin en üst seviyede sağlanmasını teminen, gerek uçak üreticisi firmalar gerekse havaalanı işleticileri tarafından emniyet artırıcı teçhizat ve ekipmana milyarlarca dolar yatırımların yapıldığı bilinmektedir.

Bu çerçevede DHMİ tarafından da havaalanlarının başta terminaller için yap- işlet- devret modeliyle yapılan yatırımlar  olmak üzere havaalanlarının  alt ve üst yapıları, Hava Trafik Sistemlerinin iyileştirilmesi için SMART projesiyle önemli yatırımların yapıldığını ve HTK’nin geçen her gün sayısının artırıldığını mevcut 883 olan HTK’nin bu yıl içerisinde 1100’e çıkacağını da   biliyoruz.

Ancak, emniyetin sağlanması için vazgeçilmez temel unsur  hala insan faktörü olup; kilit unsur ise hava trafik kontrolörleridir.

Durum böyle olunca, bu arkadaşlarımızın hizmet verdikleri havaalanının trafik yoğunluğuna göre yapılacak adam/saat planlaması ile görev ve dinlenme süreleri de büyük önem kazanmaktadır. Bu konuya ilişkin mutlaka gerekli yasal düzenlemelerin yapılarak tavizsiz ve sıkı bir şekilde uygulanması gerekir. 

Yine bu arkadaşlarımızın mesleki gelişimini sağlamak için başta hizmet içi eğitimleri olmak üzere havacılık  İngilizcisi, insan faktörü vb. eğitimler konusunda hiçbir masraftan kaçınılmaması ve bu mesleğin; bu mesleği yapanların emekliliğini de kapsayacak bir şekilde cazibesinin artırılması gerekir.

Benim bu mesleği  yakinen ilk  tanımam yaklaşık 23 yıl öncesine dayanır.  SHGM’de birlikte çalıştığımız şu anda DHMİ’de çalışan İsmail Togay ve  bir grup arkadaşla birlikte  Antalya Havalimanı’na denetlemeye gitmiştik. Denetim sırasında, kuleyi  de ziyaret ettik. O ziyarette karşılaştığım genç, cıvıl cıvıl, pırıl pırıl daha mesleğinde çok yeni olduğu anlaşılan ancak; mesleğine aşık, görevini ruhuyla ve  beyniyle yapan, havadaki uçaklarla uçurtma veya kuş uçururcasına adeta dans eder gibi  görevini icra eden ve hala soy ismini bilmediğim, o günden sonra da hiç karşılaşamadığım Müberra Hanım sayesinde olmuştur.

Uçaklara verdiği hizmetin kalitesini ve onun o soğukkanlılığını görünce, ben de bu mesleği çok sevmiştim.

Mesleğini çok severek ve hakkını vererek yapıp onu yüceltenler ile zaten kalite sorunu olan havacılık sektörünün,  başka  dallarında çalışan ve mesleğine kör bakanlar, hatta  ihanet edenler arasındaki farkı çok kalın çizgileriyle görmemeniz için kör olmanız gerekir.

Daha sonra havaalanı denetimlerinde öncelikle kuleyi ziyaret etmek bende alışkanlık haline gelmişti. Kısa süre için dahi olsa bir köşeye oturup onların hayranlık yaratacak bir mesleki maharet içinde uçaklar ile valsini izlemenin keyfi bir başka oluyordu.

Müberra Hanımın şu anda ne iş yaptığını bilmiyorum. Ancak bir kaç yıl önce bir sohbet sırasında mesleğinin yanı sıra DHMİ tarafından yetiştirilen Hava Trafik Kontrolörleri için hocalık da yaptığını duymuştum. Umarım ki bu görevine devam ediyordur.

Devlette uzun süre çalışan birisi olarak biliyorum ki, işinizi çok iyi yapmanız sizin asli görevlerinizden birisi olarak varsayıldığı için kimse sizi taktir etmez veya teşekkür etmez. Ancak ben,  Müberra hanımın yetiştirdiği öğrencilerin onunla gurur duyduğundan eminim. Umarım, o da eserleriyle övünüyordur. 

Bu vesile ile hava trafik kontrolörleri için son yıllarda yetersiz dahi olsa  elinden geldiği ölçüde maddi ve manevi olarak bir çok konuda destek olan (son ayların meşhur deyimi ile “yetmez ama evet”) Ulaştırma Bakanımız Sayın Binali Yıldırım’a görevi başındayken, konunun yakın şahidi ve  birilerine yaranmak için hiç bir nedeni olmayan bir vatandaş  olarak  şahsen, takdir ve teşekkür edilmesi gerektiğini düşünüyorum. Taktirde cimri, tenkitte cömert olan bir milletin fertleri olarak belki böylece ülkemizin selameti bakımından hak edenleri görevi başındayken övme ve takdir etme   etmeyenleri de eleştirme ve yerme kültürünü de  oturtmuş oluruz. 

Mevcut DHMİ Genel Müdürünün hava trafik kontrolörlüğü kökenli olması münasebetiyle, havacılık endüstrisinde yaşanmakta olan ve emniyetsizlik yaratan Ekip Kaynak Yönetimi (CRM) sorunun şimdilik hava seyrüsefer hizmetlerinde en az düzeyde yaşanmış olması, yönetimle Hava Trafik Kontrolörlerinin  karşılıklı olarak biribirlerini tolere etmeleri ve hoşgörülü olmaları, uçuş emniyeti bakımından çok önemli olmakla beraber sektör için de büyük şanstır. Bu bağlamda, HTK’lerinin sorunlarına kalıcı çözümler üretilerek kurumsallaşması için gerekli önlemlerin de ivedilikle alınması gerekir.

HTK’lerin eskiden beri süre gelen ancak geçen her gün azalarak devam eden sorunlarının çözümü konusunda TATCA Başkanı Ayhan Kartal’ın cansiparane çalışmalarını ve gayretlerini yakinen izliyoruz. Bu meslek onun duruşu ve kişiliği ile daha sevimli oldu.  

Ben yukarıdaki yazımı 19 Ekim’de yazmıştım. 20 Ekim’de Sayın Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırım’ın HTK’nin gecesinde konuşmasını dinledikten sonra itiraf etmek zorundayım ki düşüncelerimde önemli değişiklikler oldu. Şöyle ki; Sayın Bakan, HTK’nin  hizmetlerini bir insanın kalbine benzetti “kalp durursa hayat durur” dedi. Bu sözün üstüne artık söz söylenemez! Başkan Ayhan Kartal da yaptığı konuşmayla Sayın Bakan’a HTK’nin sorunlarıyla ilgili önemli ev ödevleri verdi. Bu ödevleri Eurocontrol Başkan Yardımcısı ve Sivil Havacılık Genel  Müdürü Dr. Ali Arıduru ve DHMİ Genel Müdürü Orhan Birdal da özenle not etti. Ben de bu köşede bunların takipçisi olacağım.

Bu dilek ve temennilerle dünyadaki ve Türkiye’deki tüm hava trafik kontrolörlerinin 20 Ekim Dünya Hava Trafik Kontrolörleri gününü en içten duygularımla kutlarım.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder